Ders Kitaplari | ByKaddaFie
11.Sınıf Coğrafya Kitabı
EKOSİSTEMLERDE ENERJİ AKIŞI ve MADDE DÖNGÜLERİ
Ekosistem, birbiriyle ilişkili canlı ve cansız unsurlardan oluşur. Ekosistem, bu unsurlar arsındaki madde ve enerji dolaşımı ile kendini besler ve yeniler. Madde döngüsü ve enerji dolaşımı ile hava,su,toprak,bitkiler ve diğer canlılar arasında sürekli bir alış veriş olur.Bu alış veriş yeryüzünün doğal zenginliklerinin tekrar tekrar kullanılabilmesine ve yaşamın sürmesine olanak sağlar.
BESİN ZİNCİRİ
Ekosistemdeki enerjinin birincil kaynağı güneştir. Dünyadaki tüm canlılar yaşamlarını sürdürebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. Canlılar arası ilişkinin temelinde beslenme bulunur. Ekosistemdeki madde ve enerji nakli organizmalar arasında görülen besin zinciri yoluyla olur.
Besin zinciri ekosistemdeki canlılardan birinin diğerini besin olarak alması sonucu oluşan bir zincirleme olaydır. Üretici ve tüketici canlılar arasında bir zincirin halkaları şeklindeki beslenme ilişkisine besin zinciri denir. Bütün canlıların kullandığı enerjinin temel kaynağı güneş enerjisi olup besin zinciri bu enerjinin canlıdan canlıya aktarılmasını sağlar. Bitkiler tarafından üretilen enerji önce ot oburlara oradan da etoburlara geçer. Doğada var olan enerji, beslenme ilişkileri ve diğer ekolojik ilişkilerle, biçim ve yer değiştirerek sürekli yenilenir, asla kaybolmaz. Besin zincirleri fotosentez yapılmasıyla başlar ve artıkların çürütülmesiyle biter
1. halka – Üreticiler--(Fotosentezle organik besin üretirler, güneş enerjisini ilk olarak kullanırlar.)
2. – Otçullar--(Üreticilerin depoladığı enerjiyi birinci derece tüketici olarak kullanırlar.)
3. – Etçiller--(Üreticilerin depoladığı enerjiyi ikinci derece tüketici olarak kullanırlar.)
4. – Yırtıcılar-- Üreticilerin depoladığı enerjiyi üçüncü derece tüketici olarak kullanırlar.)
5. – Çürükçüller- Ölmüş bitki ve hayvan artıklarının yapısındaki organik maddeleri parçalayarak toprağa karışmasını sağlayan canlılara indirgeyici (ayrıştırıcı) denir. ( Ölen canlıları ve kalıntılarını ayrıştırarak beslenirler. Artan besin ve enerjinin fazlası, toprakta birikerek fosil yakıtların oluşmasına neden olur.)
ENERJİ PİRAMİDİ:
Besin zincirinin her bir halkasındaki canlıların birey sayılarının karşılaştırılmasıyla enerji piramidi oluşur. Bu nedenle enerji piramidinin ilk katında üreticiler ve son katında yırtıcı canlılar bulunur. Çürükçüller her bir katla ilişki halindedir.
Bu piramitlerin temel amacı eko sistemdeki enerji akışını daha somut olarak görebilmektir. Böylece çeşitli eko sistemleri bir birleriyle karşılaştıracak bir model elde edilmiş olur .(Faklı ekosistemleri birbiri ile karşılaştırmak amacıyla düzenlenirler.)
Kara ekosistemlerinde genellikle piramit 3 veya 4 basamaklıdır. Ancak su ekosistemlerinde piramit 4 ya da 5 basamaklı olabilir.Çünkü denizlerde üreticiler çoğunlukla mikroskobik fitoplanktonlardan oluşur. Fitoplanktonlar ot obur balıklara, ot obur balıklar da daha büyük et obur balıklara yem olur.
Üstteki enerji piramidi her basamağın yılda metre kare başına enerji üretimini ve metabolik enerji kaybını özetlemektedir. Örneğin üreticilerin toplam net enerji üretimi 1000 Kilokalori/metrekare/yıl iken,ot oburların 100 K Cal. /m2/yıl, et oburların 10 K. Cal. /m2/yıl olur. Son besin düzeyindeki hem etçil hem de otçullarda (omnivorlar) ise 1 Kcal/ m2/yıl’dır. Yani 4.basamakta üretim 1 K. Cal. / m2/yıl ‘a düşmektedir ki bu da her basamakta ortalama %90 enerji kaybı olduğunu gösterir.
Her enerji dönüşümünde bu örneğe yaklaşık %90 oranında enerji kaybı olmakta, o besin düzeyine ulaşan enerjinin ancak %10 u bir sonraki beslenme düzeyine aktarılabilmektedir. Aktarılabilen bu enerjiye kullanılabilir enerji denir.Geri kalan enerji artık kullanılamayacak bir enerji şekline dönüşür. Bu enerji düşük sıcaklıktaki ısı enerjisidir:Güneşten alınan ışık enerjisi 1. kattan yukarıya doğru besinler içerisinde aktarılmaktadır.
Enerji piramidinde, aşağıdan yukarıya doğru her kattaki;
– Canlı sayısı azalır,
– Tür sayısı azalır,
–Toplam besin ve enerji miktarı azalır,
– Vücutta biriken artık oranı artar, şeklinde değişmeler görülür.
Enerji piramidin her bir katındaki besin ve enerjinin bir kısmı canlının yaşamında kullanılırken depo edilen miktarı sonraki katlara aktarılır.
Besin Zinciri ve Enerji Piramidinin Bozulması;
Doğal ortamlardaki aşırı değerdeki olumsuz değişme ve gelişmeler ekosistemlerdeki canlı yaşamını ve düzenini bozar. Salgın hastalıklar, aşırı avlanmalar, iklim şartlarının değişmesi, kuraklıklar, don, sel, deprem, fırtına, kimyasal - biyolojik ve nükleer kirlenmeler besin zincirinin işleyişini bozar.
ENERJİ AKIŞI:
Güneş ekosistemlerin tek enerji kaynağıdır. Bazı canlılar doğal enerjiden faydalanarak ürettikleri maddeleri besin zinciri yoluyla diğer canlılara vermek suretiyle enerji akışını sağlarlar. Canlılar hayatsal faaliyetlerini sürdürebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. İhtiyaç duyulan bu enerji organik besinlerin parçalanması sonucu açığa çıkar. Dolayısıyla canlılarda besin aktarımına bağlı olarak enerji akışı da gerçekleşmiş olur.
Enerji piramitlerinde bir seviyeden diğerine geçişte enerji kaybı yaşanmaktadır. Enerji piramidinin en alt basamağında enerji en fazladır. Genelde bir basamaktan diğerine geçişte, enerjinin %90`ı kaybolurken, %10 kadarı bir sonraki beslenme düzeyine aktarılmaktadır.
Enerji akışı iki aşamada gerçekleşir.
— Birinci aşamada yeşil bitkiler güneş enerjisini fotosentez yoluyla kimyasal enerjiye çevirerek besinsel ürünlerde depolar. Bitki dokularında organik madde olarak depolanan bu enerjinin bir kısmı, bitkilerin yaşamları için kullanılır, diğer kısmı beslenme yoluyla ot obur hayvanların vücuduna geçer.
—İkinci aşamada ise hayvanlar bu bitkileri ve birbirlerini yiyerek gerekli enerjiyi sağlarlar,
A—Otçullar da besin yoluyla aldıkları bu enerjinin bir kısmı kendi yaşamları için enerji şeklinde kullanılır; kalan kısmını depolar ve otobur hayvanları yiyen etobur hayvanlara aktarılır.
B—Etçillerde ot oburları ve birbirlerini yiyerek bu depolanmış organik maddeyi enerji üretimi, büyüme, gelişme ve üretimi için kullanır.
user.tninet.se/~owl390d/dog_yasa/eko_cev.htm
— Besin zincirinin son halkasını ayrıştırıcılar (parçalayıcılar) oluşturur. Ekosistemlerin çoğunda enerjinin önemli bir kısmı ayrıştırıcılar tarafından kullanılır. Bunlar canlı artıkların (ceset, dışkı vb.) ayrıştırarak organik maddeleri, mineralleri ayrıştırarak inorganik maddelere dönüştürürler ve tekrar toprağa iade ederler. Bu İnorganik maddeler ve minerallerde yeşil bitkiler tarafından alınarak tekrar organik maddelere çevrilirler.
—Böylece, son tüketicilere doğru sürekli ve tek yönlü bir enerji akışı sağlanır. Zincirin her bağlantısı yiyecek düzeyi olarak bilinir. Böylece tabiattaki madde döngüsü devam eder. İnsan genellikle besin zincirinin son halkasıdır. İnsanlar bitki yedikleri zaman birincil tüketicilerin yiyecek düzeyine bağlı olurken, et yedikleri zaman ikincil tüketici olurlar.
Tabiatta birçok küçük besin zinciri birbiri içine geçmiş durumdadır. İç içe geçmiş besin zincirlerinin tümüne besin ağı denir.Besin zinciri veya besin ağını oluşturan canlılar arasında bir denge vardır. Herhangi bir basamaktaki bir değişim hayvan popülâsyonları arasındaki dengeyi bozar ve herhangi bir basamaktaki değişimi onun üzerindeki veya onunla beslenen basamağı etkiler, değişimlere hatta açlıktan ölüme sebep olur. Örneğin; fareler ortadan kalktığında bunla beslenen yılan, tilki çakal, yırtıcı kuşlar, baykuş gibi hayvanlar açlıktan ölür. Veya tersi bir durumda, ortamdaki yılın, tilki, çakal yırtıcı kuşlar, baykuş gibi hayvanlar ortamdan kaldırılırsa köyler ve kentler fare istilasına uğrar (Üç sene önceki Samsun ve Muğla’daki sıçan istilası gibi). Fare ve sıçanların çoğalmasıyla tarladaki sebzeye, meyveye verilen zarar arttığı gibi, veba, kuduz, tularemi, beyin zarı iltihaplanması, kolera, kanamalı sarılık gibi birçok hastalıkların yayılmasına sebep olur.
CANLILARDA BESLENME İLİŞKİLERİ
Ekosistemleri oluşturan canlı varlıklar, beslenme ve yaşama şekillerine göre gruplandırılırlar.
a) Beslenme Şekline Göre Canlılar :
Canlılar beslenme şekline göre üreticiler, tüketiciler ve hem üretici hem de tüketiciler olmak üzere 3 grupta incelenirler.
1- Üreticiler (Ototrof Canlılar) :
Kendi besinlerini kendileri üretebilen canlılardır. Üreticiler, fotosentez yoluyla karbondioksit, su, madensel tuzlar ve güneş enerjisini kullanarak oksijen, besin ve kimyasal enerji üretirler. Üretilen kimyasal enerjinin bir kısmını kendi yaşamsal faaliyetleri için kullanırlar, kalan kısmını da protein, karbonhidrat, yağ, vitamin şeklinde bitkinin kök, gövde, yaprak, tohum, meyve gibi kısımlarda ürettikleri besinlerde (besinlerin kimyasal bağlarında) depo ederler. Bitkiler tarafından depo edilen besinler diğer canlıların besin ve enerji ihtiyacının karşılar.
• Yeşil bitkiler, mavi – yeşil algler (su yosunları), öglenalar, bazı bakteriler ototrof canlılardır.
Yeşil bitkiler Öglena Su yosunu Algler
2- Tüketiciler (Heterotrof Canlılar) :
Kendi besinlerini kendileri üretemeyip, dışarıdan hazır olarak aldıkları besinlerle beslenen canlılardır. Tüketiciler, hem üreticilerle hem de diğer tüketicilerle beslenirler.
Tüketiciler, aldıkları besin kaynağına göre otçullar, etçiller ve hem otçul hem de etçiller olarak üç grupta incelenirler.
• Otçullar = 1. Dereceden Tüketiciler :
İhtiyaçları olan besin maddelerini ve enerjiyi üreticilerden yani yeşil bitkilerden karşılayan canlılardır.
•Koyun, keçi, inek, et, eşek, geyik, fil, zürafa, zebra, (maymun), sincap, tavşan.
İmpala Fil Tavşan
• Etçiller = 2. Dereceden Tüketiciler :
İhtiyaçları olan besin maddelerini ve enerjiyi diğer hayvanları (otçul ve diğer etçilleri) yiyerek karşılayan canlılardır.
• Aslan, kaplan, köpek, kurt, tilki, sansar, kartal, şahin, baykuş, atmaca, kertenkele, timsah, köpek balığı, yılan.
Aslan Timsah Kartal
• Hem Etçil Hem de Otçullar (Hepçiller = Omnivorlar) = 2. Dereceden Tüketiciler :
İhtiyaçları olan besin maddelerini ve enerjiyi hem üreticileri yani yeşil bitkileri hem de diğer tüketicileri yani hayvanları yiyerek karşılayan canlılardır.
• İnsan, ayı, maymun, kuşların büyük bir bölümü, kaplumbağa, bazı balıklar, fare, domuz.
Ayı Maymun Kaplumbağa
3- Hem Üretici Hem de Tüketiciler (Hem Ototrof Hem de HeterotrofCanlılar) :
İhtiyaçları olan besinin bir kısmını fotosentez yoluyla kendileri üreten bir kısmını da bazı canlıları yiyerek karşılayan canlılardır. Bu canlılar (protein sentezi için gerekli olan) azot ihtiyacını yakaladığı böcekleri yiyerek karşılarlar. Bataklıkta yaşayan böcekçil bitkiler (sinekkapan ve ibrik otu) bu gruba girerler.
Sinek kapan İbrik otu
NOT : 1-
• 1. Dereceden Tüketiciler = Üreticileri Yiyen Canlılar
Otçullar
• 2. Dereceden Tüketiciler = 1. Dereceden Tüketicileri Yiyen Canlılar
Etçiller
• 3. Dereceden Tüketiciler = 1. ve 2. Dereceden Tüketicileri Yiyen Canlılar
Etçiller – Hem Etçil Hem de Otçullar
b) Yaşama Şekline Göre Canlılar :
Canlılar yaşam şekline göre çürükçül yaşayanlar, parazit yaşayanlar ve ortak yaşayanlar olmak üzere üç grupta incelenirler.
1- Çürükçül Yaşayanlar (Ayrıştırıcılar = Saprofitler) :
İnsan, hayvan, bitki atıkları ile ölmüş insan, hayvan ve bitkileri vücutlarındaki bazı (organik) besinleri salgıladıkları enzimlerle parçalayan canlılardır. Bu canlılar böylece ihtiyacı olan besin ve enerjiyi parçaladığı maddelerden karşılarken atık maddeleri de diğer canlıların kullanabileceği maddeler (inorganik maddeler = mineraller = madensel tuzlar) haline getirip toprağa verirler.
Ayrıştırıcıların en önemli görevi doğadaki madde döngülerinin gerçekleşmesini sağlamaktır.
• Bazı bakteriler, küf mantarları (çürükçül bakteriler).
Bakteri ve Mantarlar
2- Ortak (Birlikte = Simbiyotik) Yaşayanlar :
Farklı türden canlıların yaşamlarını birada sürdürmelerine ortak (birlikte = simbiyoz) yaşama denir. Ortak yaşayan canlılar birbirlerine zarar vermezler.
Ortak yaşama canlıların birbirinden faydalanma şekline göre iki çeşittir.
• Mutualistler :Birlikte yaşayan iki canlıdan her ikisinin de yarar gördüğü yaşama şekline mutualizm, bu şekilde yaşayan canlılara da mutualistler denir.
• Geviş getiren hayvanların (otçulların) sindirim sisteminde bulunan ve selülozun sindirilmesini sağlayan bakteriler.
• İnce bağırsakta yaşayan bakteriler kendileri için uygun yaşama ortamı bulurken B ve K vitaminlerini sentezleyerek üzerinde yaşadığı canlıya fayda sağlarlar.
• Baklagillerin köklerinde yaşayan azot bakterileri bitkinin besiniyle beslenir, bitkiye ise havadan aldığı azotu verir.
•Liken Birliği : Liken birliğini mantarlar (şapkalı) ile mantarların hiflerine tutunarak yaşayan su yosunu (alg) oluşturur. Mantarların kökleri vardır ama besin üretemezler. Su yosununun ise kökleri yoktur ama besin üretebilirler. Mantarların aldığı suyu su yosunu kullanarak besin üretir ve ürettiği bu besini hem kendisi hem de mantarlar kullanır. Ayrıca mantarların solunum sonucu havaya verdiği CO2 gazını da su yosunu kullanır.
• Kommensalistler :
Birlikte yaşayan iki canlıdan birinin yarar görüp, diğerinin etkilenmediği yaşama şekline kommensalizm, bu şekilde yaşayan canlılara da kommensalistler denir.
• Köpek balığının karnına tutunan ya da etrafında gezen küçük balıkların (echeneis) köpek balığının parçaladığı canlılardan veya köpek balığının atıklarından faydalanması.
3- Parazit (Asalak) Yaşayanlar (Asalaklar) :
Birlikte yaşayan iki canlıdan birinin yarar, diğerinin zarar gördüğü yaşama şekline parazit yaşama, bu şekilde yaşayan canlılara da parazit yaşayanlar (asalaklar) denir.
Parazit yaşayan canlılar, ihtiyaçları olan besin maddelerini üzerinde yaşadığı canlıdan, canlının sindirilmiş besinlerinden hazır olarak alırlar. Bu nedenle parazit yaşayan canlılar üzerinde canlıya zarar verirler.
Canlı vücudunun içinde yaşayan ve sindirim enzimleri bulunmayan parazitlere iç parazitler (iç asalaklar) denir. Tenya, bağırsak solucanı, mantarlar, amip, sıtma mikrobu ve hastalık yapan bakteriler iç asalaklardır. Bu canlıların üreme sistemleri gelişmiştir.
Canlı vücudunun dışında yaşayan ve sindirim enzimleri bulunan parazitlere dış parazitler (dış asalaklar) denir. Bit, pire, kene, tahtakurusu, sivrisinek, uyuz böceği, çeçe sineği (uyku hastalığı yapar), tatarcık (şark çıbanı yapar) dış asalaklardır. Dış asalaklar üzerinde yaşadığı canlının kanındaki sindirilmiş besinleri kullanırlar.
Dış asalakların sindirim sistemi gelişmiş, iç asalaklarınki gelişmemiştir.
11. SINIFLAR SAYFA 31 ETKİNLİK ÇALIŞMALARI
SORU-1- Bazı ülkelerde nüfus artış hızını azaltmak için bazılarında arttırmak için çalışmalar yapılmaktadır.Sebeblerini tartışınız.
Ülkelerin gelişmişlik yapılarına göre ülkeler ya nüfuslarını azaltmaya çalışır yada arttırır.Gelişmiş ülkeler genel olarak nüfus artışını arttırmaya çalışır çünkü mevcut yapı içerisinde nüfus artışı oldukça düşüktür doğum oranları iyice düşmüştür.Buda ülkede üreten aktif nüfus oranını azaltmış bağımlı yaşlı nüfus oranını arttırmıştır.Nüfus dinamizmini kaybetmiş yapılan gelişme hamlelerini destekleyecek yapıda değildir.Bu ülkeler artışı destekler…
Geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde ise durum farklıdır bu ülkelerdeki mevcut şartların tam olarak gelişmemesinden dolayı eğitim hizmetleri yetersizidir.Kadının iş hayatındaki rolü sınırlıdır ve doğurganlığı fazladır.Doğumlar fazladır buda artışı destekler bu ülkelerde mevcut ekonomik yapıları içerisinde kendisine yetecek nüfusu oluşturmak için aile planlaması şeklinde tedbirler alarak nüfusu azaltmaya çalışmaktadır.Aksi takdirde mevcut nüfus sayısı sanayileşme ve şehirleşmenin önünde gittiği için işsizilik vb sorunlaır beraberinde getirir.
SORU-2-Dünya nüfusunun her 20 yılda 2 kat arttığını varsayalım .Bu durumun ileride oluşturacağı sorunlar nelerdir.
Byle bir olay dünya için tam bir felaket olur.Mevcut kaynaklar yaşam alanları yetersiz kalır. Dünyanın doğal yapısı çok daha fazla bozulur.Şu anki aşırı nüfusun bize yaşattığı yan etkiler çok daha ağır şekilde etkilerin gösterir.
SORU-3-Dünyada Nüfus artışı doğal seyrine bırakılsa ne gibi sonuçlar ortaya çıkardı.
Böyle bir durum dünya için çok da iyi sonuçlar doğurmaz.çünkü artış hızının fazla ve az olduğu ülkeler ülkelerin sayılarına bakarsak genel olarak artış oranı fazla olan ülkeler sayıca fazladır.Denge oluşması pek söz konusu olmaz.Artışın fazla olmasıda dünyanın mevcut yaşam alanlarının daralmasına yol açardı.
ENDONEZYA VE FRANSA NÜFUS POLİTİKALARI
Endonezya’nın gelişmemiş yapısı içerisinde doğum oranlarının fazla olması ve mevcut ülke imkanlarının bu nüfus artışını kaldıramamasına yol açtığından nüfus azaltıcı politika uygular.
Fransa ise gelişmiş yapısıyla şu an için nüfusunun isteklerini rahatlıkla karşılayabilecek bir ekonomik yapıya sahiptir.Ancak gelişimin devam ettirmek için yapması gereken yatırımları destekleyecek bir nüfus yapısı yoktur.Genç nüfus azdır yaşlı nüfus fazladır buda ileriki dönemlerde Fransa için sıkıntıları beraberinde getireceğinden kontrollü bir şekilde nüfusunu arttırmak ister.
11 SINIFLAR SAYFA 32 -33 ETKİNLİK ÇALIŞMALARI
Kitabınızda bazı ülkelerin 2006 yılına ait nüfus piramitleri verilmiştir.Bu piramitlerden ve ön bilgilerinizden faydalanarak aşağıdaki soruları cevaplandırınız.
SORU-1-Piramitler arasındaki farklılıklar nelerdir.?
Piramitlerde ülke nüfusları,doğum oranları,ölüm oranları cinsiyet yapısı,nüfusun yaş yapıları farklılık göstermektedir.
SORU-2-Piramitlerden hangisi nüfusu hızla azalan bir ülkeyi göstermektedir.
Piramitlerde özellikle Japonya nüfusu hızla azalan özellik gösteriyor .Gelişmiş bir ülke olmasından kaynaklı olarak doğum oranların düşmesi uygulanmış nüfus politikaları da bunda etkili olmuştur.İlk olarak nüfusu desteklemiş artış oranı %2 ye çıkmış 1948 de azaltıcı politika uygulamış ve artış oranını %1 e düşürmüş.1990 lara gelince artış oranı iyice azalmış arttırmaya yönelik politika uygulasa da başarılı olamamıştır..
SORU-3-Ülkelerden hangisinin nüfusu hızla artmaktadır.?
Endonezya ‘da hızlı nüfus artışı görülmektedir taban genişlemektedir.Doğum oranları yüksektir .Gelişmekte olan bir ülkedir.Eğitim seviyesi yeteri düzeyde değildir ,aile planlaması çalışmaları yetersizdir.Ayrıca ülkede sağlık hizmetlerinin gelişme göstermesi çocuk ölümlerini de azaltarak artışa katkıda bulunur.
SORU-4-Endonezya nüfus planlaması yoluyla ülkesinde sanayileşme ve kentleşmenin önünde giden artışı azaltarak işsizlik sorununu çözmeyi,bağımlı nüfus oranını azaltmayı ,eğitim sağlık hizmetlerinde kaliteyi yükseltmeyi amaçlamaktadır.
Japonya ise arttırıcı politikalar uygulayarak yaşlanan nüfusunu doğum oranlarını arttırarak dinamizm kazandırmayı amaçlıyor.Mevcut gelişimine yönelik yapacağı yatırımlara için gerekli genç dinamik nüfus sağlamak istiyor…
SAYFA 33 ETKİNLİK ÇALIŞMASI
Kitabınızda ki grafikte Japonya’nın 2005 yılına kadar belirlenmiş ve 211 yılına kadar tahmini nüfusu verilmiştir.Buradan hareketle aşağıdaki soruları cevaplandırınız.
SORU-1-1970 yılında Japonya nüfusu ne kadardır?
100,2 milyon…
SORU-2-Hangi yıldan itibaren nüfus artış hızında düşüş tahmin edilmektedir.Bu düşüşün ardındaki sebebler hakkında neler söylenebilir?
Yaklaşık 2020 yıllarda düşüş eğilimi beklenmektedir.Gelişmiş ülke olmasından dolayı doğum oranları düşük ,kadının iş hayatındaki rolü fazla eğitim seviyesi yüksektir.Gelişmiş ülke olmasının getirdiği sosyal yapı bunu destekler.
SORU-3-1920 yılından günümüze kadar olan zaman aralığını nüfus değişimini yorumlayınız.
1920 yılından itibaren hızlı bir nüfus artışı mevcut ancak 1940 -1950 arası dönem 2. dünya savaşını nedeniyle azalma göstermiş.1980 li yıllara kadar kısmen artış devam ediyor ancak sonrasındaki artış önceki dönemlere oranla azalma gösteriyor.
LİSE 3. SINIFLAR SAYFA 34-35- ETKİNLİK ÇALIŞMALARI
Aşağıdaki tabloda Japonya’nın yıllara göre yaş gurupları dağılımı verilmiştir.Buradan hareketle Japonya’nın ileride ne gibi sorunlar yaşayabileceğini nedenleriyle birlikte söyleyiniz.
Yıllar
Yaş gurupları
Yıllık Ortalama artış oranı(%)
Toplam nüfus (milyon)
0-14 (Milyon)
15-64 (Milyon)
65+
1960
28,4
61,5
5,3
1,1
94
1985
25,9
82,3
12,4
0,61
120,7
2003
18,0
85,4
23,5
0,04
127,2
Tablo incelendiğinde Japonya’nın nüfus artış oranının azaldığı görülmektedir.Doğum oranlarının azalmasıyla paralel olarak genç nüfus oranında düşme yaşlı bağımlı nüfus oranında artma gözlenmektedir.İleriki dönemlerde yapılan yatırımları desteklemek amaçlı genç ve dinamik nüfusun azalması Japonya için sıkıntı oluşturacak yine bağımlı yaşlı nüfusun artması da Japon ekonomisini olumsuz etkileyecektir.Nüfus artışının giderek düşmesi ileriki dönemde Japon nüfusunun azalmasına sebeb olacak nüfus kendini yenileyemeyecek ve dinamizmini kaybedecektir.
11.SINIF SAYFA 35 ETKİNLİK ÇALIŞMASI
Kitabınızda 1950 den 1999 a kadar Fransa’nın nüfusu kaydedilen gelişmeler verilmiştir.Buradan hareketle aşağıdaki soruları cevaplayınız.
SORU-1-Fransa’nın nüfusu hangi dönemlerde en fazla artış göstermişitr.
En fazla artış dönemi 1960-1969 yılları arasındaki dönemdir.Tablo incelendiğinde bu dönemde doğal artışla beraber göç dalgası etkilidir.
SORU-2-Nüfusun değişmesinde göçlerin etkisi nasıl olmuştur.
Fransa ve çeşitli Avrupa ülkeleri 2. dünya savaşından sonra ortaya çıkan iş gücü eksikliğini gidermek için 1960 dan yaklaşık 1970 li yıllara kadar ülkelerine işçi göçü almıştır.Bu dönemde gerek işçi göçü gerekse bu göçle beraber ülke nüfus yapısının değişmesi doğurganlığı etkilemiş ve doğal nüfus artışı göçle beraber ön plana çıkmıştır.
11.SINIF SAYFA 38 ETKİNLİK ÇALIŞMASI
Kitabınızdaki haritadan grafikten ve ön bilgilerinizden yararlanarak aşağıdaki soruları cevaplandırınız.
SORU-1-Şehirleşme en hızlı hangi dönemde gerçekleşmiştir?
Biraz eskiye gidersek 1848 sanayi sanayi inkilabı ile başlangıç gösteriyor.Sonrasında ise 1950-1960 dan sonra ağırlık kazanıyor.
Haritaya bakıldığında özellikle yeşil noktaların ağırlık kazandığı görülmektedir.Buda bize şehirleşmenin beraberinde nüfus artışını da getirdiğinden 10 milyon üstü şehirlerde artış görülmektedir.Yaklaşık olarak 1990 sonrası 2000 li yıllarda şehirleşme hız kazanmıştır.
SORU-2-Şehirlerin hızlı gelişmesinde hangi faktörler etkili olmuştur.”
Coğrafi konum özellikleri,ulaşım,sanayi faaliyetlerinin gelişme göstermesi bu süreci hızlandırmıştır.
SORU-3- 2030 yılında şehirlerin nüfus gelişimi hakkında neler söyleyebilirsiniz.?
Şehirleşmeye bağlı sanayi devrimiyle başlayan süreç 1950-1960 lı yıllar sonrasında 2000 li yıllarda gelişimini devam ettirmektedir.Bu süreç 2030 lu yıllarda da mevcut teknolojik ve bilimsel gelişmeler hızlı şehirleşme,şehirlerdeki yaşam standartlarının çekiciliği ile başlayan göç hareketi ve nüfus artışı bu yıllarda da artış göstererek devam edecektir.
SORU-4-Haritada nüfusu 10 milyonu aşan şehirlerin ağırlıklı olarak güneydoğu Asya da yoğunluk kazanmasının sebebi nedir.
Dünya nüfusunun büyük bir bölümü uygun yasama koşulları taşıyan ılıman iklim kuşağında toplanmıştır.
Güney Doğu Asya Muson Asyası: Asya kıtasının güney ve güneydoğusundaki ülkeleri kapsayan bu bölgede, bol yağışlı iklim nedeniyle pirinç ve çay tarımı önem taşır. Dünya’nın en kalabalık ülkeleri olan Çin Halk Cumhuriyeti ve Hindistan bu bölgede bulunmaktadır. ( tarım) Japonya: Sanayileşmenin ve kısmen madenciliğin etkisiyle sık nüfuslanmıştır.Önemli bir Pazar alanı oluşturur.
11.SINIFLAR SAYFA 46 ETKİNLİK ÇALIŞMASI
Etkinlik-1
SORU-1-Aşağıdaki dünya haritası üzerinde verilen şehirleri sembollere uygun olarak
işaretleyiniz.
New York-Küresel etki gösterir.
Londra-Küresel etki gösterir
Kudüs-Küresel etki gösterir
Amsterdam-Küresel etki gösterir
Kütahya-Yerel etki gösterir
Yeni Delhi-Bölgesel etki gösterir
Milano-Küresel etki gösterir
Nairobi-Bölgesel etki gösterir
Hong Kong-Küresel etki gösterir
SORU-2-İşaretlediğiniz şehirlerin etkilerinin neler olduğunu sınıfta tartışınız.
New York dünya finas merkezi özelliği gösterir beraberinde ekonomi ve ticaretin merkezidir ve liman şehri olup dünyanın en kalabalık şehirlerinden biridir.
Londra ekonomi ve ticaretin bir diğer merkezidir ve liman şehri olup dünyanın en kalabalık şehirlerinden biridir.
Amsterdam, Hollanda’nın başkenti olmasının yanında önemli bir liman şehri ve
ticaretin bir başka küresel merkezidir. Ayrıca siyasi platformda birçok uluslar arası kuruluşun
merkezidir.
Milano İtalya’’nın sanayi ve ticaret başkentidir.beraberinde kültürel fonksiyonlar ve ekonomik fonksiyonlardan ticaret ön plandadır.
Kütahya’da sanayi, tarım ve ticaret gelişmiştir ve etki alanı
yereldir.
Kudüs 3 din için de kutsal olan bir merkezdir.
Nairobi,Kenya’nın başkentidir.
Yeni Delhi, Hindistan’ın başkentidir.Bölgenin ekonomi ve yerleşme merkezidir.
Hong Kong , Asya-Pasifik bölgesindeki önemli finans, ticaret ve ulaşım merkezi konumundadır.
Etkinlik-2
SORU-1-Aşağıdaki tabloda Hamburg şehrinin bulunduğu ülke, etki alanı ve etkin
fonksiyonu verilmiştir.
Siz de diğer şehirlerin bulunduğu ülkeyi, etki alanını ve fonksiyonunu tespit
ediniz (Bazı şehirler birden fazla fonksiyonu ile ön plana çıkabilir).
Şehirler
Ülkeler
Etki alanları
Fonksiyon
Yerel
Bölgesel
Küresel
İstanbul
Türkiye
Küresel
Ekonomi ,din ,liman
Londra
İngiltere
Küresel
Ekonomi,siyasi,kültürel
Roma
İtalya
Küresel
Din,ekonomi,siyasi,Kültürel
Moskova
Rusya
Küresel
Siyasi,Enerji,Ekonomi
Kudüs
İsrail
Küresel
Din
Hamburg
Almanya
Küresel
Liman
Los Angeles
ABD
Küresell
Kültürel
Mexico City
mexico
Bölgesel
Siyasi ,Ekonomi,
Kahire
Mısır
Bölgesel
Siyasi,Kültürel
Jakarta
Endonezya
Yerel
Siyasi,Ekonomik Liman
Bakü
Azerbeycan
Yerel
Siyasi,sanayi
Delhi
Hindistan
Bölgesel
Siyasi Ekonomi
Yoruma açık bir tablo ufak tefek farklılıklar olabilir…
SORU-2-Şehirlerin farklı fonksiyonlar kazanmasında etkili olan faktörleri
yorumlayınız.
Şehirlerin farklı fonksiyonlar kazanmasında şehrin coğrafi konumu,
nüfusu,ekonomik,siyasi,kültürel ve dini özellikleri etkili olmuştur.
İstanbul’un İstanbul boğazında bulunması,Türkiye’nin en önemli limanı
olması,Hristiyan’lar için kutsal yerlerin bulunması,
Londra’nın başkent olması,küresel finans merkezlerinden biri olması,Tarihi eserlerin bulunması ve sanatsal faaliyetlerin gelişmiş olması,
Roma’nın başkent olması, Vatikan’ın Roma’da yer alması,ticaretin gelişmiş olması, Tarihi eserlerin bulunması ve sanatsal faaliyetlerin gelişmiş olması,
Moskova’nın Dünya’nın büyük devlerinden biri olan Rusya ve B.D.T’nin merkezi olması,
Kudüs’ün 3 din için de kutsal olan bir merkez olması,
Hamburg’un Almanya ve Avrupa’nın en önemli limanlarından biri olması,
Los Angeles’in Amerikan sinemasının merkezi olması,
Mexico City’nin Meksika’nın başkenti olması,
Kahire’nin Mısır’ın başkenti olması,
Jakarta’nın Endonezya’nın başkenti olması,önemli bir ticaret ve liman şehri
olması,
Bakü’nün Azerbaycan’ın Başkenti olması ve mevcut enerji kaynakları ,
Delhi’nin Hindistan’ın başkenti ve ekonomik merkez olması.
11.SINIFLAR SAYFA 47 ÖLÇME DEĞERLENDİRME SORULARI
Aşağıdaki soruları cevaplandırınız.
SORU-1- Çin'de nasıl bir nüfus politikası uygulanmaktadır?
Nüfusu önceleri bir güç olarak görmektelerdi.1953 yılında nüfusu 583 milyon olduğunu gördü. Nüfus artış hızı planlanandan daha yüksek çıktığı için resmen ilan edilmeyen tek çocuk siyaseti izlenmeye başlanmıştır.Çin’de bu politika şehirlerde sıkı sıkıya uygulanmış ve kırsal kesimde iki kız çocuğa izin verilmiştir. Çin'de kırsal kesimde yaşayıp tek erkek çocuğu veya iki kız çocuğu olan ailelere anne, baba 60 yaşını geçtiklerin de yılda 75 dolara denk gelecek bir maaş bağlanmaktadır.Çin nüfus artış hızını azaltıcı yönde politika uygulamaktadır.
SORU-2- Nüfus değişiminde rol oynayan faktörler nelerdir?
Doğumlar,Ölümler(Savaşlar,salgın hastalıklar,doğal afetler),Göçler,Sınırların değişmesi
SORU-3- Bir ülkede genç nüfusun artması sizce avantaj mıdır? Açıklayınız.
Genç nüfus bir ülke için avantajdır ancak ülkenin ekonomik yapısı bu nüfusu kaldırabilecek yapıda ise.Ülkenin öz kaynakları ülke nüfusunun ihtiyaçlarına cevap verebiliyorsa genç nüfus yatırımları destekleyen üretken rekabeti arttıran bir rol oynar.Aksi takdirde bir ülke için çeşitli ekonomik ve sosyal sorunlara yol açar.
SORU-4- Roma şehrine tarihsel süreç içinde önem kazandıran özellikler nelerdir?
Roma; Siyasi ,dini ve kültürel anlamda çok gelişen bir kenttir. Roma, dünya tarihindeki belirleyici rolünü asırlar boyu sürdürdüğünden olsa gerek "Dünyanın başkenti" unvanına layık görülmüştür. Roma İmparatorluğu'nun başkenti idi.Bundan dolayı yalnızca imparatorluğun sınırları içerisinde kalan yerleri değil dünyanın büyük kesimini siyasi ve dinî olarak etkisi altına almıştır. 1870' te Birleşik İtalya'nın başkenti olmuştur.Siyasi, dinî ve kültürel odak noktası olarak çok hızlı bir büyüme sürecine girmiştir.Roma, Katoliklerin dinî merkezi olan Vatikan'ı içine aldığından çift başkent rolüne de sahiptir. Vatikan bağımsız bir bütünlük hâlinde işlev görmektedir ve küresel etkisi İtalya'dan çok daha büyüktür.
SORU-5- Nüfus politikalarının olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir?
vOlumlu Sonuçları
vKişi başına düşen gelirin artması
vEğitim ve sağlık hizmetlerinin gelişmesi
vİşsizliğin azalması
vKöyden kente göçün azalması
vSosyal sorunların azalması
vTasarrufların artması
vTüketimin azalması
vDevletin giderlerinin azalması
vÜlke kalkınmasına daha fazla kaynak ayrılabilmesi
Olumsuz Sonuçları
vCinsiyet dengesizliği
vYaşlı nüfus oranının artması(Bağımlı nüfus oranının artması)
vGenç ve eğitilebilir nüfus oranının azalması
vAktif(çalışan ve çalışabilecek) nüfus oranının azalması
vÜlkenin savunma gücünün azalması
vSosyal güvenlik sisteminde sorunları ortaya çıkması
SORU-6- New York şehrinin dünya çapında öneme sahip olmasında hangi özellikleri etkili
olmuştur?
New York'un caddelerinden biri olan Wall Street, dünyanın bir numaralı finans merkezi olması, dünyanın en kalabalık yerleşim bölgelerinden biri olması, ticaret ve sanayinin olduğu kadar eğitim ve kültür faaliyetlerinin de yoğunlaştığı bir yerleşim merkezi olmasıdır.
ABD'nin eski başkenti olması, ABD'nin ve dünyanın önemli şirketlerinin merkezleri, sivil toplum örgütleri, ulusal ve uluslararası etkili medya kuruluşları burada toplanması,
SORU-7- Bir ülkede çalışma çağı dışındaki nüfusun artmasının olumsuz yansımalarını
belirleyiniz.
Çalışan nüfus azalır, bağımlı nüfus artar, sosyal güvenlik sistemi çökme noktasına gelir,devletin vergi gelirleri azalır, Tasarruflar azalır,Kişi başına düşen gelir azalır,Eğitim ve sağlık hizmetleri yetmez,Sosyal sorunlar artar,Üretim azalır, Devletin giderleri artar,Ülke kalkınmasına daha az kaynak ayrılabilir,Dengesiz beslenme sorunu ortaya çıkar,İç ve dış göçler artar.
SORU-8- Bir ülkede nüfus artış hızının sürekli azalması hangi olumsuzluklara neden
olur?
Tasarruflar azalır,Kişi başına düşen gelir azalır,üretimin azalması, devletin yatırım giderlerinin artmasına yol açar.Ülke nüfusu dinamik yapısını kaybeder buda yatırımlar için olumsuz sonuçlar doğurur.
Yaşlı nüfus oranının artması(Bağımlı nüfus oranının artması), Genç ve eğitilebilir nüfus oranının azalması,Aktif(çalışan ve çalışabilecek) nüfus oranının azalması, Ülkenin savunma gücünün azalması,Sosyal güvenlik sisteminde sorunların ortaya çıkması, devletin vergi gelirleri azalır,
SORU-9- Dünyanın en büyük şehirleri nerelerde kurulmuştur? Bunda hangi özellikler
etkili olmuştur?
Özellikle Kuzey Yarımkürede ve Orta Kuşakta (300-600) kurulmuştur.Sanayi,ticaret
ve ulaşımın geliştiği alanlarda büyük şehirler kurulmuştur.Sanayi Devriminden sonraki dönemlerde sanayileşen yerlerde çok büyük şehirler ortaya çıkmıştır.Özellikle ticaret,sanayi,liman ve siyasi fonksiyonlar etkili olmuştur.
SORU-10- Ölüm oranı, nüfus patlaması, nüfus planlaması, nüfus politikası, aktif nüfus,
demografik şişme kavramalarını açıklayınız.
Ölüm Oranı: Genel olarak, genelde yıllık hesaplanan, her 1000 kişi başına
ölümlerin sayısının oranıdır.
Nüfus Patlaması: Bir ülkede ölüm oranlarının düşmesi, doğumların artması ve şehrin özelliklerinden dolayı yoğun göçlerle nüfusun büyük hızla çoğalmasıdır.
Nüfus Planlaması:Ülke öz kaynakları doğrultusunda ülkelerin uygulamış oldukları nüfusu kontrol altında tutmaya yönelik politikalara denir.
Nüfus Politikası:Nüfus artış hızını azaltmak ya da arttırmak veya nüfusun
niteliklerini arttırmak için devletler tarafından yapılan çalışmaların tümüne
nüfus politikası denir.
Aktif nüfus: 15- 64 yaş arasındaki nüfusa çalışma çağındaki nüfus
denilmektedir.Çalışanlar ve iş arayanlar bu nüfus içinde yer alır.
Demografik Şişme: Kentlerin sanayi, ekonomik, kültürel özelliklerini
gerçekleştirmeden, aşırı nüfuslanarak büyümesidir.Şanlı Urfa ve Diyarbakır’ın
terör nedeniyle göç edenlerce nüfusunun artması
SORU-11- Japonya'da nüfus artışını teşvik eden nüfus politikaları uygulansa da nüfus
artışı istenen düzeyde değildir. Bunun nedenlerini açıklayınız.
Japonya’nın gelişmiş bir ülke olmasıdır.Gelişmiş ülkelerde doğum oranları ve nüfus artış hızı düşüktür.doğum oranlarının düşük olmasının nedenleri: sanayileşme ve
kentleşme,kadının çalışma hayatındaki yerini alması,eğitim düzeyinin artması,refah düzeyinin artması,doğum kontrolü ve evliliklerin geç yaşlarda yapılmasıdır.
SORU-12- Aşağıdaki piramitte Japonya'nın 1955- 2015(tahminî)yılları arasındaki nüfus
değişimi gösterilmiştir.Bu değişimin gerçekleşmesi için Japonya nasıl bir nüfus
politikası uygulamış olabilir?
Özellikle 1950 yılından sonra nüfus artış hızını azaltıcı bir politika uygulamıştır.1980 -1990 yılına kadar
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun ifadelerle doldurunuz.
SORU-1-Şehirsel fonksiyonlar sanayi, ulaşım ,ticaret, ,liman, kültür, turizm ve
eğitimdir.
SORU-2-Şehir sınıflandırılmalarında etkili olan faktörler fonksiyonel özellikleri
Nüfusu ve etki alanlarının genişliğidir.
SORU-3-Bir şehir çok büyük alanları etkisi altına alıyorsa etki alanı küresel
çaptadır.
SORU-4-Amsterdam'ın etki alanının küresel çapta olmasını sağlayan
fonksiyonu Önemli bir liman özelliği göstermesidir.
SORU-5-Nairobi,Bakü,Diyarbakır şehirleri bölgesel çapta etki alanına sahip iken,Roma,Mekke,Londra gibi şehirlerin etki alanları küresel çaptadır.
SORU-6-New York'un küresel çapta etki alanı oluşturmasında Finans merkezi olması, ticari, siyasi ve ekonomik fonksiyonel özellikleri etkili olmuştur.
SORU-7-Bir şehrin bölgesel veya küresel etkiye sahip olmasında o şehrin
nüfusu ve fonksiyonel özellikleri etkilidir.
Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplandırınız.
SORU-1-Aşağıdaki şehirlerden hangisi iktisadi fonksiyonlarına göre şehirler
sınıflandırması içinde yer almaz?
A)Tarım B)Liman C)ulaşım D)Maden E)Askerî
SORU-2-Aşağıdaki şehirlerden hangisinin küresel etkisi en azdır?
A)Şam B)Tokyo C)Paris D)Londra E)New York
SORU-3-Aşağıdaki şehirlerden hangisi liman fonksiyonu sayesinde küresel bir etkiye
sahiptir?
A)Marsilya B)Zürih C)Milano D)Moskova E)Mekke
SORU-4-Aşağıdaki şehirlerden hangisi liman şehri değildir?
A)Amsterdam B)Marsilya C)İstanbul D)İskenderiye E)Varşova
SORU-5-Nüfus özellikleri dikkate alındığında aşağıdaki ülkelerin hangisinin
nüfusunu artırıcı politika izlemesi daha uygundur?
A)Almanya B)Çin C)Hindistan D)Türkiye E)Endonezya
SORU-6-Aşağıdaki şehirlerden hangisi etkileri bakımından küresel bir güce sahiptir?
A)Manila B)Mekke C)La Paz D)Lizbon E)Mogadişu
SORU-7-Herhangi bir yerleşmenin merkez hâline gelmesi ve etki alanını
genişletmesinde aşağıdakilerden hangisinin etkisi en azdır?
A)Tarım B)Ulaşım C)Ticaret D)Nüfus E)Endüstri
SORU-8-New York'un bir dünya şehri olmasında aşağıdaki fonksiyonel
özelliklerinden hangisi daha etkilidir?
A)Ulaşım B)Ticaret C)Tarım D)Maden E)Sanayi
SORU-9-Nüfus artış hızının fazla olduğu ülkelerde genç nüfusa yapılan
yatırımlar artmakta, buna bağlı olarak kalkınma hızı yavaşlamaktadır.
Buna göre aşağıdaki ülkelerin hangisinde kalkınma süresinin en uzun olması beklenir?
A)Bulgaristan B)Fransa C)Finlandiya D)Afganistan E)Kanada
SORU-10-Bir ülkede nüfus artış hızının azalması sonucunda aşağıdakilerden
hangisinin meydana gelmesi beklenemez?
A)İşsizlik oranının azalması
B)İç ve dış göçlerin artması
C)Kalkınma hızının artması
D)Genç nüfus oranının azalması
E)Doğal kaynakların tüketiminin azalması
SORU-11-Aşağıdakilerden hangisi nüfus artış hızını azaltan faktörlerden biri
değildir?
A)Kadınların çalışma hayatına daha fazla girmesi
B)Aile planlaması
C)Savaşların artması
D)Bebek ölüm oranlarının artması
E)Sağlık hizmetlerinin yaygınlaşması
SORU-12-Nüfus artış hızının düşürülmesi için aşağıdaki önlemlerden hangisi daha etkili ve kalıcıdır?
A)Az çocuklu ailelere vergi muafiyeti
B)Çok sayıda hastane ve okul yapılması
C)Doğum kontrolünün yaygınlaştırılması
D)Küçük yaşta evliliklerin teşvik edilmesi
E)İç göçlerin teşvik edilmesi
SORU-13-Aşağıdaki şehirlerden hangisinin etki alanı farklı bir nedene bağlıdır?
A)Marsilya B)Amsterdam C)İstanbul D)Rotterdam E)Paris
SORU-14-Nüfus artış hızının artması aşağıdaki ülkelerden hangisinde bir sorun
oluşturmaz?
A)Hindistan B)Fransa C)Pakistan D)Mısır E)Çin
11. SINIF SAYFA 50 ETKİNLİK ÇALIŞMALARI Mal ve hizmetlerin sağlanmasıdır.
ÜRETİM
Mal ve hizmetlerin tüketiciye ulaşmasıdır.
DAĞITIM
Mal ve hizmetlerin kullanımıdır.
TÜKETİM
Kitabınızdaki kavram haritasını inceleyerek doğal unsurların üretim ,tüketim,dağıtım faaliyetleri üzerine etkisinin nasıl olduğunu değerlendiriniz.
Üretim tüketim dağıtım etkinlikleri birçok faktörden etkilenir.Bunlar sanayi tesisi için yer seçimi,su , iklim ve yer şekilleridir.
Ham maddenin bozulabilir olduğu yerlerde tesisler genellikle ham madde kaynağına yakındır veya kolay ulaşabilecek bir yerdedir.
Örneğin, konserve tesisleri çoğu kez meyve ve sebze yetiştirilen bölgelerde
kurulur.Üretim etkisi
Bazı ham maddelerin işlenmesi sırasında büyük oranda suya ihtiyaç vardır.
Kâğıt ve demir-çelik sanayisi ile termik ve nükleer santraller gibi
tesislerde de su büyük önem taşır. (üretime etkisi)
Su büyük önem taşır bu noktada suyun varlığı miktarı yada yokluğu kurulacak tesis üzerinde etki oluşturarak üretim ve beraberinde üretilecek ürünün dağıtım ve tüketimine etkide bulunur.
İklim, bazı sanayi kollarının yer seçiminde dolaylı etkiye sahiptir. Ham
madde olarak tarımsal ürünlerin kullanıldığı tesisler, iklim koşullarının bu
maddeleri etkilemesi nedeniyle dolaylı yoldan etkilenir. Bazı tesisler üzerinde
ise doğrudan etkiye sahiptir. Uçak sanayi üzerine etkisi doğrudandır.
Gemi tezgâhları da iklimden doğrudan etkilenir. Şiddetli soğuklarda gemi inşa
faaliyetlerinin durması, yazın sıcakta demir-çelik aksamının ısınması çalışma
koşullarını güçleştirir. (üretime etkisi)
İklim koşulları çalışanlar üzerinde de etkilidir. Şiddetli sıcaklar, verimi
düşürürken şiddetli soğuklar ısıtma sorunu nedeniyle maliyeti arttırır.
Yer şekilleri, ulaşımı etkilediği için dolaylı olarak üretim, dağıtım ve
tüketim faaliyetlerini de etkiler. Ham maddenin gerek işleneceği tesise
götürülmesi gerekse mamul ürünün tüketiciye sunulabilmesi ulaşımla
bağlantılıdır. Kara yolları ve demir yolları güzergâhları yer şekillerinden
etkilenir.
Enerji hatlarının güzergâhları dikkatli seçilmeli veya bu hatlar yer altına
gömülmelidir. Bu da yer şekilleri ve iklimle ilgilidir. Hidroelektrik enerji
için uygun yer şekilleri ve su potansiyeli gerekmektedir.
Yer şekilleri, iklim ve su kaynakları, bitki örtüsünün gelişmesinde etkili
olur.
Bitki örtüsü tarımsal hammadde kaynaklarının ortaya çıkması üzerinde etkili
olarak üretimi etkiler.
İklim şartları dağıtımı da etkiler. Kar yağışları, don olayları gibi iklim
olayları dağıtımında aksamasına neden olur.
Yer şekilleri ise ulaşımı etkilediği için dolaylı olarak üretim ,dağıtım ve tüketim faaliyetlerini etkilemiş olur.Uygun ulaşım koşulları hem üretilen ürünün rahatça mevcut pazarlara taşınmasına sebeb olarak maliyeti düşürür tüketimi destekler.
Sonuç olarak mevcut sanayi kollarının gerek yer seçimi gerekse üretim miktarı bunun pazarlara taşınması ve tüketilmesinde iklim,su,yer şekilleri doğrudan yada dolaylı etkide bulunur.Dönem dönem üretimi destekleyici özellik gösterebilir dönem dönem şartları zorlaştırabilir…Unutulmamalıdır ki üretim ,dağıtım ve tüketim bozulmaz bir halkadır.Tüketimdeki artış direk üretimi etkiler bu iki etkenin oluşmasında dağıtım koşullarıda önemli rol oynar ürettiğinizi dağıtamazsanız tüketim miktarı azalır talep gelmediği içinde üretim düşer.
11.SINIFLAR SAYFA 78 ETKİNLİK ÇALIŞMASI
Kitabınızdaki resimde küçük menderes ovasının bir kısmının resmi verilmiştir.
SORU-1-Araziler hangi amaçla kullanılmıştır ve bunun üzerinde yer şekilleri nasıl etkili olmuştur.
Resimlere bakıldığında genel bilgilerimizden de faydalanarak bölgenin horst ve graben alanlarından oluştuğunu söyleyebiliriz.Bu bölge özellikle tarımsal faaliyetlerin yoğunluk kazandığı toprak ve iklim özelliklerine sahiptir.Genel olarak tarımsal faaliyetlerin ön plana çıktığı beraberinde tarıma dayalı yer yer sanayi tesislerinin bulunduğu yerleşmeler gözlenmektedir.Yamaçlara doğru yerleşmeler görülmekle birlikte yayılım verimli tarım arazilerine doğrudur.Yer şekilleri bunda önemli bir etkendir.Horst alanlar yükselti ve engebe şartlarından dolayı yerleşmeleri horstlar arasında kalan bölgelere yönlendirmiştir.
SORU-2-Arazilerin gelecekteki muhtemel kullanımı ile ilgili senaryolar oluşturunuz.
Arazilerin gelecekte kullanımı ile ilgili olarak hızlı nüfus artışı ve insanların barınma ihtiyaçları için konut yapımı ve diğer ihtiyaçları için üretim tesislerinin kurulması gelecekte mevcut tarımsal alanların iyice daralmasına yol açacaktır.İnsanlar bir noktadan sonra tarımsal faaliyetlerin önemini kavradığı noktada yerleşmeler yamaç bölgelere kullanım alanı olarak ölü noktalara kayabilir tarımsal alanlar korunmaya çalışılabilir.
11.SINIF SAYFA 79-80-81 ETKİNLİK ÇALIŞMALARI
Sektörlerin ülke ekonomisi içerisindeki oranı gelişmişlik düzeyi hakkında bilgi verir.Geri kalmış ülkelerde tarım sektörü ülke ekonomisi içinde önemli bir yer tutarken hizmet ve sanayi geri plandadır.Gelişmiş ülkelerde ise durum tersidir.
Kitabınızdaki grafiklerden ve bilgilerden faydalanarak Türkiye’nin gelişmişlik düzeyini tartışınız.
SEKTÖRLER…
%65,5 HİZMET
%24,4 TARIM
%10,1 SANAYİ
Burada belirtilen değerler sektörlerin ekonomiye katkılarıdır.Her ne kadar tarım sektörünün ekonomiye katkısı az gibi gözükse de tarımda çalışan kişi sayısı çok tur.Sanayi sektöründe çalışan kişi sayısı ise azdır.Buradaki dağılım ülkemizin tarım toplumundan kurtulup sanayi ve hizmet sektörüne geçiş sürecinin yansıtıldığı yani gelişmekte olan bir ülke yapısı olduğunu göstermektedir.
SAYFA 80 ETKİNLİK PANO ÇALIŞMASI /1
Aşağıdaki tabloda Türkiye’nin coğrafi konumu ile ilgili bazı faktörler ve bu faktörlerden bir tanesinin ekonomiye katkısı açıklanmıştır. Siz de diğer faktörlerin etkisini tablodaki boşluklara yazınız.
Coğrafi konum özellikleri Ekonomiye katkısı
Üç tarafının denizlerle çevrili olması ve boğazlara sahip olması:Ülkemiz üç tarafı denizlerle çevrili olmasından dolayı hinterlandı çok iyi limanlara sahiptir.Bu özelliği uluslar arası ticaret faaliyetlerinde ülkemize ciddi avantajlar sağlar.Karadeniz’e komşu ülkeler ile diğer ülkeler arasındaki deniz ticareti boğazlar yoluyla yapılır ve böylece ülkemize stratejik önem kazandırır.Turizm yoluyla çeşitli gelirler elde edilir.
Önemli/stratejik enerji ve yer altı kaynaklarına sahip olması ve bu kaynaklar bakımından zengin ülkelere komşu olması:Enerji kaynakları aktarımı açısından son derece önemli stratejik bir noktadadır.Sanayi için gerekli olan hammadde ve enerji kaynaklarına kolayca erişilebilir.Komşu ülkelerin sahip olduğu petrol ve doğalgazın dünya pazarlarına ulaştırılmasında ülkemiz önemli bir yere sahiptir.
Farklı mevsimlerin yaşanması:Turizm faaliyetleri için önemli avantajlar sağlar.Buna bağlı olarak Ege ve Akdeniz kıyılarında plaj turizmi gelişirken yükseltinin kış sporları için uygun olduğu dağlarda ise kayak turizmi gelişir.Turizm açısından çeşitlilik sunması ülkemiz için ciddi bir avantajdır.
Asya, Avrupa ve Afrika Kıtalarının birbirine en fazla yaklaştığı yerde olması:Kıtalar arası ulaşım bağlantılarının ülkemizden sağlanması gerek ekonomik gerekse kültürel açıdan ülkemize katkılar sağlar. Bu durum ülkemize stratejik açıdan önem kazandırır.Bu kıtalar arasındaki ulaşım bağlantısını ülkemiz kurar.
Doğu ve Batı medeniyetlerinin buluşma noktasında yer alması:Ülkemize kültür turizmi faaliyetleri açısından avantaj sağlar.Sahip olduğu bu özellik ülkemizde turizm açısından zenginlik sağlar.Kültürel kaynaşmaya yardımcı olur. Ülkemizde hem doğu hem de batı medeniyetlerine ait tarihi eserleri görebilmek mümkündür.
Bulunduğu bölgeye göre zengin su kaynaklarına sahip olması:Geleceğin en önemli kaynaklarından biri su olacaktır.Enerji kaynağı olarak ülkemiz hidroelektrik enerji potansiyeli bakımından Avrupa’da 3. sıradadır. AyrıcaOrtadoğu’nun can damarı olan Fırat ve Dicle kaynaklarını ülkemizden alır ve bu durum ülkemizin stratejik önemini arttırmaktadır.Tarımsal faaliyetler üzerinde etkili olur.
11.SINIF SAYFA 80 ETKİNLİK ÇALIŞMASI /2
Türkiye’nin 26 - 45 doğu boylamları ile 20 - 25 kuzey enlemleri arasında yer
aldığını düşününüz. Bu yeri atlasınızdan tespit ederek aşağıdaki soruları
cevaplandırınız.
1.Ülkemizde yapılan ekonomik faaliyetler bugünkünden farklı olur muydu?
Sebebini belirtiniz?
Evet farklı olurdu.Çünkü iklim,toprak yapısı,denize göre konum,yükselti şartları,stratejik avantajlarımız ortadan kalkabilir yada değişirdi bizde mevcut konum özelliklerimize göre ekonomik faaliyetlerimizi belirlerdik…
2.Bu konum Türkiye’nin ekonomisini nasıl etkilerdi? Açıklayınız.
Ülkemizin matematik konumu belirtilen enlemler olduğunda Türkiye şu anki iklim özelliklerinden farklı özellikler gösterirdi.İklim çeşitliliği ortadan kalkar buda ülkemizdeki ekonomik faaliyetlerin çeşitliliğini olumsuz etkilerdi.Yine özel konum özelliklerimiz değişirdi bu noktada şu an ekonomik faaliyetlere yön veren konum avantajlarımızı kaybederdik.Enerji kaynakları geçiş noktasında olmaz ,Asya Avrupa’yı birbirine bağlamaz geçmişten gelen tarihsel kültür zenginliklerine sahip olamazdık.Bu özellikler birleştiğinde ekonomik faaliyetlerimizdeki çeşitlilik azalır yada değişirdi.
SAYFA 81 ETKİNLİK ÇALIŞMASI
Kitabınızdaki grafikte Türkiye arazisinin yükselti basamaklarına göre oranı
verilmiştir. Ön bilgilerinizden ve atlasınızdan faydalanarak aşağıdaki soruları
cevaplandırınız.
SORU-1-Türkiye arazisinin ne kadarında verimli bir şekilde tarım yapılabilir? Bu
araziler Türkiye’nin nerelerinde yoğunlaşmıştır?
Kitabınızda bir üst paragrafta tarım yapılabilecek uygun alanlar için 500 m den az olan arazilerimizin daha uygun olduğu belirtilmiştir.Bu alanlar toplam arazimiz yalnızca % 16 sını meydana getirmektedir.Bu araziler Türkiye’nin kıyı bölgelerinde ve ülkemizin batısında yoğunlaşmıştır.
SORU-2-Türkiye’de arazinin ne kadarı, tarımda verimin azaldığı ve
yerleşmenin zorlaştığı kuşakta yer alır?
Bu araziler Türkiye’nin nerelerinde yoğunlaşmıştır?
1000 m nin üzerine çıkıldığında tarım da verim azalır ve yerleşme zorlaşır.Uygun düzlükler olsa bile çoğu kez iklim şartlarının elverişsizliği tarımda çeşitliliği engeller.
Bu araziler toplam arazimizin %58 ini meydana getirmektedir. Bu alanlar ülkemizin
Kuzey Anadolu dağları , Toros dağları ve Doğu Anadolu bölgesinde yer almaktadır.
11.SINIF SAYFA 83/1/2 ETKİNLİK ÇALIŞMASI
Aşağıdaki tabloda Türkiye’nin ekonomisini etkileyen iklim olaylarından birisi
açıklanmıştır. Siz de diğer iklim olaylarının olumlu ve olumsuz etkisini
tablodaki boşluklara yazınız.
Kar yağışlarının yoğun görülmesi:
Kış sporlarının gelişmesine bağlı olarak turizm gelirlerin artması. Bu etkiler yaygın olarak Bursa, Kayseri, Bolu, Erzurum, Kars illerinde görülür.Ulaşımda zorlukların yaşanması, bazı
işletmelerin maliyetinin artması, açık hava da çalışılan tesislerin üretime ara vermesi. Bu etkiler genellikle ülkemizin doğusunda görülür.
Güneşlenme süresinin uzun olması:
Deniz turizmin gelişmesini, ısıtma maliyetlerinin düşmesini, güneş enerjisi potansiyelinin fazla olmasına yol açar.Akdeniz ve Ege kıyıları ile İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde görülür.Kuraklık yaşanmasına neden olur.Akdeniz ve Ege kıyıları ile İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde görülür.
Yaz mevsiminin yağışsız geçmesi:
Deniz turizmin gelişmesini sağlar. Yaz kuraklığı isteyen tarım ürünlerinin yetişmesine imkân tanır.Akdeniz,Ege, İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu bölgelerinde görülür.Kuraklığın ve orman yangınlarının artmasına neden olur.Akdeniz,Ege, İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu bölgelerinde görülür.
Yıl boyunca yağışın görülmesi:
Su kaynakları zenginleşir, hidroelektrik potansiyeli artar, gür ormanlar gelişebilir.Karadeniz kıyılarımızda görülür.Ulaşım zorlaşır, sel ve heyelan olayları artar.Karadeniz kıyılarımızda görülür.
Donma olayının yaşanması:
Kış turizminin gelişmesini sağlar,Doğu Anadolu başta olmak üzere deniz etkisinden uzak iç kesimlerde görülür.Ulaşım zorlaşır, tarımsal üretim ve ekonomi de kayıplar ortaya çıkar.Doğu Anadolu başta olmak üzere deniz etkisinden uzak iç kesimlerde görülür.
11.SINIF SAYFA 83/2 ETKİNLİK ÇALIŞMASI
Kitabınızda Türkiye’nin 2000 yılına ait nüfus piramidi görülmektedir. Piramide
bakarak;
SORU-1-Nüfusun yaş yapısı hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Nüfus piramiti incelendiğinde doğum oranlarını kontrol altına almaya çalışanbir ülke özelliği göstermektedir.Ülkemiz genç ve dinamik bir nüfusa sahiptir. Yaşlı nüfus oranı azdır.
SORU-2-Nüfusun yaş yapısının ülkemiz ekonomisine sağladığı avantajlar ve
Dezavantajlar nelerdir?Tartışınız.
Genel olarak düşünüldüğünde ülkemiz nüfus yapısında genç nüfus oranı fazladır.
İş sıkıntısının yaşanması, nüfus artış hızının ve bağımlı nüfus oranın
fazla olması ekonomiyi olumsuz yönde etkilemektedir.
Buna karşın nüfusun mevcut genç nüfusun eğitilerek nitelikli hâle gelmesi ve istihdamın sağlanması durumunda ülkemiz için nüfus, önemli bir zenginlik olacaktır. Ülkemiz genç ve dinamik bir nüfusa sahiptir.
Sevgili gençler bu etkinlikler yoğun üniversite temposunda sizlerin zaman kayıplarınızı azaltarak bir nebze faydamız olması açısından hazırlanmaktadır.Sizlerde gereken bilinci göstererek bu etkinliklerden faydalanmanız noktasında kopyala yapıştırmadan ziyade cevapları anlamaya çalışarak faydalanmanız temennimizdir.Aksi takdirde yapmış olduğumuz çalışma amacına ulaşmaz ve sizlerde sadece günü kurtarmış olursunuz.Kafanıza yatmayan cevaplara müdahale etmeniz gerekirse yorum bölümlerinden tartışmaya açmanız önerilmektedir.Aksi takdirde buradaki günü kurtarma talebiniz ileriki hayatınızda geleceğinizi kaybetmeye yönelik sizleri ciddi bir hataya sürükler…
11.SINIF SAYFA 85 -86 ETKİNLİK ÇALIŞMASI
Aşağıda Türkiye millî gelirin farklı yıllara ait sektörel dağılımı
verilmiştir.
Buna göre;
SORU-1-Türkiye ekonomisinin sektörel dağılımında uygulanan ekonomik politikaların etkisi nasıl olmuştur?Tartışınız.
Tablolar incelendiğinde özellikle Cumhuriyetin ilk yıllarında tarımsal faaliyetler ön plana çıkmakta bu yıllardan sonra özellikle 1950 sonra sanayi ve hizmet sektörünü geliştirmeye yönelik politikalar ön plana çıkmakta ve bu değişim sonucunda tarımsal pay azalmış sanayi ve hizmet sektöründe artışlar gözlenmiştir.
SORU-2-Yıllara bağlı olarak en fazla değişim hangi sektörde olmuştur? Bu değişim neyi ifade eder?
Şekillerdeki rakamlar incelendiğinde en fazla değişim tarımsal sektörde gözlenmekte bu değişim ülkemizin yavaş yavaş tarım toplumu özelliğinden kurtularak sanayileşme yolunda adımlar attığının gelişmeye yönelik hamleler gösterdiğinin bir göstergesidir.
%45 den %16 lara kadar gerilemiş buradaki gerileme sanayi ve hizmet sektörünün etkin bir konuma geldiğinin bir göstergesi ülkenin geliştiğinin bir işaretidir.
SORU-3-Sektörlerdeki değişimi göz önüne alarak Türkiye ekonomisinin geleceğe yönelik sektörel dağılımı hakkında senaryolar oluşturunuz.
Tarım sektörünün ekonomi içinde payı giderek azalacaktır. Sanayi ve özellikle de hizmet sektörlerinin payı giderek artacaktır.
11.SINIF SAYFA 86 ETKİNLİK ÇALIŞMASI
Teşvik politikalarını uygulayan bir yönetici olduğunuzu düşününüz.
SORU-1-Ülkemizin nerelerine teşvik politikası uygulardınız? Niçin? Tartışınız.
Ülkemizin işsizliğin fazla olması nedeniyle göç veren ve geri kalmış Doğu Anadolu ,bölgelerine ,Doğu Karadeniz İç anadolunun ön plana çıkamamış şehirlerine ,Güney doğu Anadolu bölgelerine teşvik politikaları uygulardık.Belirli illerde yapılacak yatırımlara sağlanacak vergi ve sigorta primi teşvikleri, enerji desteği ve bedelsiz arsa temini ile yeni yatırım sahaları açılacak, yatırımlarla burada yaşayan insanlara iş imkanları sağlanacak ve gelir düzeylerini yükseltecektir. Böylece yöre insanlarının başka bölgelere göçü de önlenmiş olacaktır.Bölge gelişecek kentleşecek diğer sektörlerin gelişmesi sağlanacak.
SORU-2-Hangi sektörün gelişmesi için teşvik uygulardınız? Söyleyiniz.
Ekonomik değer açısından ön plana çıkan sektörler desteklenebilir yine öncelikle fazla işçi çalıştıran sektörler başta olmak üzere (Tekstil , turizm gibi) , teşvik verilen bölgedeki doğal kaynakları değerlendirebilecek yani bölgedeki tarım, hayvancılık, madencilik faaliyetlerinin gelişmesini sağlayacak sektörlere teşvik uygulardık. Bölgedeki doğal kaynaklarla uyumlu yatırımlar teşvik politikalarında öncelikli olurdu.
SORU-3-Yapacağınız uygulamada ne tür kolaylıklar sağlardınız? Sebeplerini tartışınız.
Bedava ya da ucuz arsa ile vergi indirimi veya ertelemesi, araç gereç alımında gümrük vergisi, KDV indirimi veya muafiyeti, ucuz enerji,iş gücü teminini gibi çeşitli kolaylıklar sağlardık. Bunlar yatırımcıyı teşvik ederek yatırım yapılmasını kolaylaştırmaktadır.
SORU-4-Yakın çevrenize hangi sektöre teşvik uygulanmasını isterdiniz? Bunda
bulunduğunuz yerin hangi özelliğini dikkate alırdınız? Söyleyiniz.
Bu soru ile ilgili bulunduğunuz bölge için ön plana çıkamamış fazla istihdam sağlayacak sektörlere teşvik uygulanabilir.Yine bölgenin kaynakları ,tarımsal özellikleri,madenleri,ulaşım özellikleri dikkate alınabilir.gelişmiş ise çevre bölgelere yönelik alanları seçebilirsiniz.Bu değerlendirmeyi yaparken
11.SINIF SAYFA 89 ETKİNLİK ÇALIŞMASI
TÜRKİYE’DE TARIMI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
İnsanların toprağı işleyerek, çeşitli kültür bitkileri yetiştirmesi ve onlardan
ürün elde etmesine tarım denir.
Türkiye’de Tarımı ETKİLEYEN FAKTÖRLER:
İklim, Yer şekilleri,Toprak Bakımı, Sulama,Gübreleme, Tohum Islahı,Makineleşme
Pazarlama,İlaçlama, Tarımı Destekleyen Kuruluşlar
İklim: Tarımsal üretim büyük ölçüde yağışlara bağlıdır. Türkiye’de yağışın yıl içindeki dağılışı düzensizdir.Karadeniz ikliminin görüldüğü yerler hariç bütün bölgelerimizde yazlar kurak geçer. Kışların ılık geçtiği kıyı kesimlerinde don olayları çok enderdir. Sıcaklığın çok düşük değerlere indiği iç ve doğu bölgelerde don olayları uzun sürer. Buna bağlı olarak tarımsal ürün çeşitliliği ve tarım yapabilme süresi kıyıdan iç kesimlere, batıdan doğuya doğru azalır.Kışların ılıman geçtiği bölgelerde sebze,meyve ve sanayi ürünleri üretimi
yaygınken, iç bölgelerde soğuk iklim şartlarına dayanıklı tahıl,üzüm,elma vb.ürünlerin üretimi yaygındır.
Yer şekilleri:Türkiye’nin ortalama yüksekliğinin fazla olması, ekonomik faaliyetleri genellikle olumsuz etkilenmiştir. Yükselti tarımsal faaliyetlerin sınırlanıp, hayvancılık faaliyetlerinin ön plana çıkmasına yol açmıştır. Dağlık ve engebeli arazi yapısı tarım
topraklarının dağınık ve küçük olmasına yol açmıştır. Bu durum makine kullanımı da zorlaştırmıştır.
Toprak Bakımı:Tarım topraklarında devamlı üretim yapılabilmesi, toprağın mineralce zengin olmasına bağlıdır. Sürekli olarak üzerinde tarım faaliyeti yapılan toprağın, çeşitli şekillerde bakımının yapılması gereklidir. Toprakanalizi ile topraktaki mineral maddeler belirlenir. Böylece toprağın hangi tür bitkilere elverişli, hangi tür gübreye ihtiyacı olduğu saptanarak daha bilinçli tarım yapılır.
Taşlı topraklarda taşların ayıklanması,drenajı iyi olmaya topraklarda suyun,tuzlu topraklarda tuzun topraktan uzaklaştırılması ve toprağın havalandırılması toprak bakımı ile ilgili faaliyetlerdir.
Sulama:Türkiye’de tarımsal verimi etkileyen en önemli faktör sulamadır.Ülkemizin büyük bir bölümü kurak ve yarı kurak iklimin etkisindedir. Çoğu yerde tarımsal faaliyetin yoğunlaştığı yaz döneminde, kuraklık hüküm sürmektedir. Bu da tarımdaki su ihtiyacını artırmaktadır. Ayrıca, yağışların düzensiz düşmesi, özellikle tahıl tarımının yaygın olduğu sahalarda, nadas uygulaması yapılmakta ve her yıl üretimde dalgalanmalara neden olmaktadır.Nadas sulama imkanının olmadığı sahalarda toprağın 1 yıl boyunca su tutması için boş bırakılmasıdır.Nadas verim düşüklüğüne neden olan olaylardan biridir.
Türkiye’de sulama yaygınlaştırılırsa;
1. Kuru tarım (nadas) metodu uygulaması sona erer.
2. Bir yılda, birden fazla ürün alınan sahalar genişler.
3. Tarım iklime bağımlılıktan kurtulur ve bilhassa tahılların üretiminde yıllara
4. göre dalgalanmalar azalır.
5. Üretimde süreklilik sağlanır.
6. Ürün artışı sağlanır.
7. Tahıl tarımı yerine, sebze ve meyve tarımı ile endüstri bitkileri ekimi yaygınlaşır.
8. Çiftçilerin tarım ürünlerindeki verimi ve geliri artar. Buna bağlı olarak, göç
9. olayında azalma görülür.
10. Tarımın milli gelir içindeki ve ihracatındaki payı artar.
Gübreleme:Sulamadan sonra, verimi artıran en önemli faktör gübrelemedir.
Toprağın devamlı kullanılması minerallerin azalmasına neden olmakta ve verimi azaltmaktadır. Gübreleme ile mineral takviyesi yapılarak toprağın verimi artırılmaya çalışılır. Gübre, doğal ve hayvansal gübre olarak ikiye ayrılır.Hayvansal gübreler Doğu Anadolu bölgesinde yakacak olarak kullanılmaktadır.Kimyasal gübreler pahalı oldukları için devlet sübvansiyon uygulayarak çiftçiye destek olmaktadır.
Tohum Islahı:Tarım ürünlerinden yüksek verim elde edilmesi, sulama ve gübrelemenin yanında kaliteli tohumun kullanılmasıyla da yakından ilişkilidir.Tohum ıslahı, melezleştirme ve iyi tohumların seçilmesi şeklinde yapılır.Tohum Islahı İstasyonları,devlet Tarım İşletmeleri ve Ziraat Fakülteleri tohum ıslahı ile uğraşan kuruluşlardır.
Zirai Mücadele:Hastalık ve haşerelerin üretimde zaman zaman % 20 - 30 civarında verim düşüklüğüne neden olduğu görülmüştür. Türkiye’de zirai mücadele ile tarlalardaki yabancı otların gelişmesi önlenmekte ve haşerelerin çoğalmasına imkân verilmemektedir. Böylece verim düşüklüğünün önüne geçilmektedir.Ancak ilaçlamanın bilinçli şekilde yapılması gerekir.
Makineleşme:Toprakların kısa sürede ve zamanında sürülmesi, hasadın zamanında yapılabilmesi günümüzde makineleşme ile mümkündür.Ülkemizde makineleşme ile birlikte;Çayır ve mera alanları sürülerek tarım alanları genişlemiş,Tarım ürünlerinin üretim miktarında ve veriminde artışlar olmuş,Tarım da insan ve hayvan gücüne duyulan ihtiyaç azalmış ve ortaya çıkan işsizlik köyden kente göçe neden olmuştur.
Türkiye’de bazı alanlarda makineli tarıma tam geçilememiştir. Bu durumun
sebepleri şunlardır:
1. Makine kullanımına elverişli olmayan engebeli arazilerin varlığı (Doğu Karadenizkıyı şeridi gibi)
2. Makine fiyatlarının çiftçinin alım gücünün üstünde olması
3. Bazı bölgelerde işgücünün daha ucuz olması
4. Makine kullanımının ekonomik olmayacağı küçük işletmelerin bulunması
Çiftçinin Eğitimi:Günümüzde tarım, modern aletler, kaliteli tohum ve hassas ilaçlar kullanımıyla yapılmaktadır. Bütün bunlar çiftçinin eğitimini gerektirmektedir. Ülkemiz genelinde çiftçilerin eğitim düzeyi düşüktür.
Pazarlama:Ürünlerin üretimi kadar, ürünlerin iyi fiyatlardan satılması da önemlidir.Pazarlama amacıyla çeşitli ürünler için kooperatifler kurulmuştur.Devlet bazı ürünlerde çiftçiyi korumak için destekleme alımları yapmaktadır.
Tarımı Destekleyen Kuruluşlar:Tarım ürünlerinin toplanması, pazarlanması ve işlenmesi yönüyle çiftçilerin desteklenmesi gerekmektedir. Türkiye’de tarıma destek sağlayan çeşitli kuruluşlar bulunmaktadır.Tarım Bakanlığı,Ziraat Bankası,tarım Kredi ve Satış Koperatifleri,Türkiye Zirai Donatım Kurumu,Devlet Üretme Çiftlikleri,Çaykur,Tekel,Toprak Mahsulleri Ofisi,Tariş,Çukobirlik, Antbirlik,Fiskobirlik,Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve Devlet Su İşleri tarımı destekleyen ve tarımla ilgilenen kuruluşlardır.
11. SINIF SAYFA 90-91 ETKİNLİK ÇALIŞMASI
Türkiye de yetiştirilen bazı tarım ürünlerinin yıllara göre üretim miktarlarındaki değişmeler. Üretimdeki değişimlerin genel nedenleri…
BAKLAGİLLER:
Baklagiller (Nohut, Mercimek, Fasulye, Bakla, Bezelye), dengeli ve sağlıklı beslenmek için insan sağlığına, ekildiği tarım topraklarına verdiği azot ile toprak verimliliğine katkısı olan, uzun yıllar saklama imkanı olan ürünlerdir.
1950 lerden sonra üretim miktarında katlamalı artışlar olmuştur. Üretim miktarları istikrarlı değil, üretimdeki dalgalanma kuru tarım yöntemleriyle üretim yapılması ve baklagillere ayrılan tarım alanları miktarının yıllara göre değişmesi temel etken olmuştur.
PAMUK:
Dokuma sanayinin temel hammadde kaynağıdır.
Üretim miktarı düzenli bir şekilde sürekli artmıştır. Getirisinin fazla olması nedeniyle ekim alanları sürekli artmıştır. Modern tarım yöntemleri özellikle sulu tarımla üretilmesi dalgalanmaları önlemiştir.
BUĞDAY:
Temel besin maddemizdir. Ülkemizde ekim alanı ve üretim miktarı en fazla olan tarım ürünüdür. İç tüketim fazla olduğu için ihraç değeri yoktur.
Üretim miktarı 1980 lere kadar katlanarak artmıştır. Bu artış ekim alanlarında sürekli artış ve üretim teknolojilerindeki gelişmelerdir. 1980 lerden günümüze kadar üretim miktarı fazla değişmemiştir, bu süreçte küçük üretim dalgalanmaları var, bunun temel sebebi kuru tarım yöntemleriyle üretilmesidir.
DERS DIŞI ETKİNLİK SAYFA 93
TARIM ÜRÜNÜ
YETİŞTİĞİ YERLER
İKLİM ŞARTLARI
KULLANIM ALANI
Sebze
Akdeniz-Ege kıyı ovaları, Güney Marmara
Akdeniz İklimi
Temel besin maddesi, Konserve,taze ve kurutularak tüketilir
Yer Fıstığı
Adana Bölümü
Akdeniz İklimi
Kuru yemiş, yağ üretimi
Çay
Doğu Karadeniz
Karadeniz İklimi
Kahvaltılarda ve Keyif verici olarak demi içilir
Muz
Anamur Yöresi
Ekvatoral İklim (Türkiye’de Akdeniz iklimi
Taze meyve olarak yenilir
Haşhaş
İç Batı Anadolu Bölümü
Karasal İklim
Tıp da uyuşturucu madde, yağ üretimi
Soya Fasülyesi
Adana bölümü, Karadeniz bölgesi
Karadeniz İklimi
Yağ üretimi
11. SINIF SAYFA 90-91 ETKİNLİK ÇALIŞMASI TÜRKİYE’DE HAYVANCILIK
Geniş anlamda hayvancılık tarımsal etkinlerin bir koludur. Tarımla uğraşan nüfus bir yandan toprağı işleyip çeşitli ürünler elde ederken, diğer yandan da hayvan besler. Tarımın bir kolu olan hayvancılık ; ekonomik değeri olan hayvanların yetiştirilmesi, çeşitli şekillerde yararlanılması ve pazarlanması olayıdır. Kırsal kesimlerde hayvancılık tarımın sigortası durumundadır. İklimdeki karasızlıkların tarımı olumsuz yönde etkilemesinden dolayı. Tarım hayvancılık birbirini destekler. Örnek : Şeker fabrikaları çevresinde besi hayvancılığının gelişmesi. Türkiye hayvan varlığı fazla olan bir ülkedir. Ancak hayvanlarımızın et, süt, yumurta, yapağı verimleri düşüktür.
Hayvancılık,ülkemizde hızlı bir gelişme göstermesine rağmen istenilen düzeye ulaşamamıştır. Çeşitli iklimleri ve geniş meralarıyla Türkiye, hayvancılık açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Hayvancılık iki yöntemle yapılmaktadır ;
1) Mera Hayvancılığının Özellikleri :
Yağış ve doğal bitki örtüsünün dağılışı ile hayvan dağılışı arasında bir paralellik vardır. Örneğin çayır alanlarının geniş yer kapladığı alanlarda büyükbaş hayvancılık , bozkırların geniş yer kapladığı yerlerde ise küçükbaş hayvancılık yaygındır. Mera hayvancılığı iklim koşullarına bağlı olduğu için et ve süt verimi yıllara göre değişmektedir. Genel olarak et ve süt verimi düşüktür.Hayvancılık doğal koşullara bağlı değildir. Modern hayvancılık yöntemidir. Ahır adı verilen kapalı mekanlarda yapılır.Verim yüksektir. Marmara bölgesinde yaygındır.Türkiye’de hayvancılık bazı faktörlerin etkisi altındadır. Bunlar şunlardır ;a) Hayvan Soyları İyileştirilmeli (Islah edilmeli)
Yerli ırklar et-süt verimi yüksek olan ırklarla melezleştirilmeli veya iyi cins hayvan ithal ederek sayısını artırmalıyız. İyi cins hayvan yetiştirmek amacıyla Cumhuriyetin ilk yıllarında çalışmalar başlatılmıştır. İyi cins hayvan yetiştiren çiftliklere hara denir.
Örnek : Bursa-Karacabey, Eskişehir-Çifteler. b) Mera Hayvancılığı Yerine Ahır Hayvancılığı Geliştirilmeli
Otlaklarımız tarımda makineleşme ile sürekli olarak daralmaktadır. Ayrıca otlaklarda aşırı otlatma sonucu otlaklar bozulmaktadır. Bu olumsuzluklar sonucunda hayvanlarımız yeterince beslenememektedir. Hayvancılığı geliştirmek için bu olumsuz durumlar önlenmeli.
ç) Yem üretimi artırılmalı.
d) Erken kesim önlenmeli (süt kuzu-süt dana)
e)Salgın hastalıklarla mücadele edilmeli
f) Çiftçi eğitilmeli ve kredi desteği sağlanmalı.
HAYVANCILIĞIMIZIN COĞRAFİ DAĞILIŞI:
BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIK: (Sığır, at, eşek, katır, deve)
İNEK
İ Mera hayvancılığı otlaklarda yapılan hayvancılık şeklidir. Masrafsızdır. Ancak verim düşüktür. Bundan dolayı yem kullanımı fazla olan , fakat verimi yüksek olan ahır hayvancılığına önem verilmelidir.c) Otlaklar KorunmalıİLKÇAĞ İNEKLERİ Türkiye’nin doğal koşulları büyükbaş hayvan yetiştiriciliği için elverişli değildir. Onun için belirli yörelerde sınırlı kalmıştır. Karadeniz Bölgesinin kıyı kesimi ile Doğu Anadolu Bölgesinde Erzurum-Kars Bölümünde gelişmiştir. Karadeniz Bölgesinde gelişmesi yağışların fazla olmasından dolayı çayırların fazla olmasıdır. Erzurum-Kars bölümünde gelişmesi yaz yağışlarıyla oluşan gür ot ve çayırlıklardır.Büyük baş hayvanlar içinde en fazla sığır(inek, öküz ,dana, manda) yetiştiriciliği vardır. Sığırlar içinde de en fazla inek yetiştirilmektedir. Bütün bölgelerimizde inek yetiştiriciliği vardır. İnek yetiştiriciliği ayrıca şeker fabrikaları çevresinde de gelişmiştir. Ş.Pancarı küspesinin hayvan yemi olarak kullanılmasından dolayı. Manda: Akarsu ya da bataklık kenarlarında beslenir. Suyu çok seven bir hayvandır. Sütü yağlı olduğundan kaymak yapımında kullanılır.
foto:hayvan-resimleri.info
Türkiye’de daha çok Karadeniz Bölgesi’nde beslenir. Sayıları gittikçe azalmaktadır. 1994 de 305 bine düşmüştür.
KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIK
Türkiye’nin toprakları ,iklimi,bitki örtüsü ve yer şekilleri kırsal kesimde yaşayanların büyük bir kısmını küçükbaş hayvancılığa yönlendirmiştir.
KEÇİ
KÜMES HAYVANCILIĞI ( Tavuk , horoz, hindi, kaz, ördek,devekuşu)
Kümes hayvanları içinde en fazla yetiştirilen tavuktur. Kümes hayvancılığı bütün bölgelerimizde yapılabilmektedir. Ama en fazla Marmara ve Ege Bölgelerinde gelişmiştir. İstanbul, İzmir, Manisa, Balıkesir, Ankara gibi büyük kentler çevresinde gelişmiştir. Bu durumun nedeni tüketimin büyük kentlerde fazla olması ve tavuk etinin kısa sürede bozulmasıdır.
KOYUN Türkiye Dünyanın en çok koyun yetiştiren ülkelerinden biridir. Bozkırların hayvanıdır. Hafif dalgalı düzlüklerde iyi yetişir. Türkiye’nin iklim şartları genelde koyun yetiştiriciliğine elverişlidir. Düşük sıcaklık sebebiyle Doğu Anadolu Bölgesinin doğusunda yetiştiriciliği gelişmemiştir. Ayrıca Doğu Karadeniz Bölümünün kıyı kesiminde yüksek nem ve gür çayırlardan dolayı koyun yetiştirilmez. En fazla koyun yetiştiren bölgemiz İç Anadolu’dur. Bozkırların geniş alan kaplamasından dolayı. Doğu Anadolu Bölgesi (batısı) ve Güney Doğu Anadolu Bölgeleri de koyun yetiştiriciliği gelişmiştir. Kıvırcık: Soğuğa dayanıklı değildir. Et verimi yüksektir. Marmara ve Ege Bölgelerinde yetiştirilir. Dağlıç ve sakız: Ege ve İç Batı Anadolu’da yetiştirilir. Karaman: İç, Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerinde yetiştirilir. Merinos: Güney Marmara Bölümünde yetiştirilir. Merinos yünü için yetiştirilmektedir. Kıl keçisi: Koyuna göre doğal koşullara daha dayanıklıdır. Beslenmesi koyundan daha kolaydır. Dağlık bölgelerin hayvanıdır. Ağaçların filizlerini yemek suretiyle beslenir. Ormanlara zarar verdiği için sayılarının azaltılması yoluna gidilmektedir. En fazla Akdeniz Bölgesi ile Doğu Anadolu Bölgelerinde yetiştirilir. TİFTİK KEÇİSİ (Ankara Keçisi)Tiftiği için yetiştirilmektedir. Yurdumuzda Ankara- Konya çevresi ile Güney Doğu Anadolu Bölgesinde Siirt çevresinde yetiştirilmektedir.
ARICILIK
Bal, bal mumu, polen ,arı sütü elde etmek için arıcılık bütün bölgelerimizde yapılabilmektedir. Balı kokusu ,rengi ve tadı arıların dolaştığı yere ve çiçeklerişn çeşidine göre değişir. En fazla Ege ve Doğu Anadolu Bölgelerinde gelişmiştir.Muğla, Manisa,İzmir, Balıkesir,Çanakkale, Ağrı, Erzurum, Hakkari, Rize (Anzer yöresinin balları çok ünlüdür.) ,Artvin , Ordu önemli bal üretim merkezlerimizdir.
İPEK BÖCEKÇİLİĞİ
İpek böceği yetiştirme ve kozasından ipek elde etme faaliyetidir.Dut yaprağı yemek suretiyle beslenir. En fazla G.Marmara’da gelişmiştir. Bursa, Balıkesir, Bilecik çevresinde çok gelişmiştir. İpekli dokumada ise Bursa-Gemlik-İstanbul gelişmiştir.
BALIKÇILIK
Türkiye , yüksek bir su ürünleri potansiyeline sahiptir. Ancak üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen balıkçılık ülke ekonomisinde önemli bir yere sahip değildir.
Deniz balıkçılığı : Denizlerimizde balıkçılık kıyı balıkçılığı şeklinde yapılmaktadır. Balıkçılığın en fazla geliştiği bölgeKaradeniz Bölgesidir.
Balıkçılığın gelişememesinin nedenleri :
a) Açık deniz balıkçılığının yapılmaması
b)Modern avlanma yöntemlerinin uygulanamaması
c) kaçak ve aşırı avlanma
d) denizlerimizin hızla kirlenmesi.
İç sular balıkçılığı : İç sularda ( akarsular,göller ve barajlarda ) yapılan balıkçılık yöntemidir.
Deniz balıkçılığı: Ülkemizdeki su ürünlerinin büyük bir kısmı (% 90) denizlerden elde edilmektedir. Denizlerden sağlanan balık üretiminin % 81 ini Karadeniz, % 11'ini Marmara, % 5 ini Ege, % 3 ünü Akdeniz karşılar.
foto:ilkhabergazetesi.com
Tatlı su balıkçılığı: Bu balıkçılık akarsularda tatlı su göllerinde ve barajlarda yapılır. Eğirdir, Beyşehir, Ulubat, İznik, Sapanca, Çıldır göllerinde tatlı su balıkçılığı yapılırken, Tuz Gölü, Burdur, Acıgöl ve Van Gölü’nün akarsu ağızları dışında balık üretimi yapılamaz. Son yıllarda Keban, Karakaya, Seyhan, Hirfanlı, Atatürk gibi baraj göllerinde balık üretim çalışmaları başlamıştır.
Kültür Balıkçılığı: Son yıllarda ülkemizde temiz akarsu boylarında, özel yapılmış havuzlarda kültür balıkçılığı yapılmakta ve çoğunlukla alabalık yetiştirilmektedir.
2) Ahır hayvancılığının özellikleri :
11.SINIF SAYFA 94-95-96-97 ETKİNLİK ÇALIŞMALARI
Etkinlik 94/1 etkinlik
Kitabınızdaki Haritada Türkiye’deki büyükbaş ve küçükbaş hayvan türlerinin sayısal dağılışı gösterilmiştir.Atlasınızdan ve ön bilgilerinizden faydalanarak:
SORU-1-İklim ve yer şekilleri ile hayvancılığın dağılışı arasındaki ilişkiyi tartışınız.
Yer şekillerinin engebeli olduğu yerlerde daha çok hayvancılık faaliyeti ön plana çıkmıştır. Çünkü engebeli ve eğimli yüzeylerin bulunduğu araziler diğer ekonomik faaliyetlere uygun değildir. Hayvancılık faaliyetlerin yoğunlaştığı yerler öncelikle tarıma uygun olmayan arazilerdir.
İklim şartları tarıma uygun olmayan yerlerde hayvancılık faaliyeti ön plana çıkmaktadır. Sıcaklıkların çok yüksek ve çok düşük olduğu yerler ile yağışların çok düşük olduğu sahalarda hayvancılık daha çok ön plana çıkmaktadır.
Bir yerdeki hayvan varlığı ve türü oranın öncelikle bitki örtüsüne bağlıdır. Bitki örtüsü ise oranın iklim şartlarına bağlıdır.
SORU-2-Hayvan türlerinin dağılışından faydalanarak aşağıdaki tabloyu verilen örnekteki gibi tamamlayınız.
HAYVANCILIK
Türleri
Faydalanma alanı
Yoğunlaştığı yerler
Büyükbaş
Hayvancılık
Sığır, Manda, Deve, At, Eşek, Katır
Et, Süt, Deri, Güçleri
Kuzeydoğu Anadolu (Erzurum-Kars Bölümü, Doğu Karadeniz Bölümü)
Küçükbaş
Hayvancılık
Koyun, Kıl keçisi, Tiftik keçisi
Dericilik, Yün, Et, Süt
Doğu Anadolu’nun doğusu, İç Anadolu platoları
Sayfa 95 /1 etkinlik
Aşağıdaki tabloda ülkemizde büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığı etkileyen faktörler verilerek bu faktörlerden bir tanesi açıklanmıştır.Sizde diğer faktörlerin etkisini boşluklara yazınız.
Büyükbaş ve Küçükbaş
Hayvancılığı Etkileyen
Faktörler
Bu Faktörler Hayvancılığı Nasıl Etkiler?
Yer şekilleri
Büyükbaş hayvanlar hareket kabiliyeti düşük olduğu için engebeli arazilerde yetişmezken, küçükbaş hayvanlar özellikle keçiler eğimli engebeli arazilerde daha kolay yetişmektedir.
İklim ve Bitki örtüsü
Kış mevsiminin uzun ve soğuk geçtiği yerlerde soğuğa dayanıklı türler (uzun tüylü, büyük kuyruklu) yetişirken, sıcaklıkların yüksek olduğu yerlerde ince tüylü ve küçük kuyruklu koyunlar yetişmektedir.
Bitki örtüsünün gür olduğu yerlerde daha fazla gelir getirdiği için büyükbaş hayvanlar yetiştirilirken, cılız otlaklarda küçükbaş hayvanlar yetiştirilir. Cılız otlaklar büyükbaş hayvanlar için uygun değildir çünkü cılız otlar büyükbaş hayvanlar için doyurucu ve ağız yapılarına uygun değildir.
Hayvan soylarının ıslahı
Islah edilmiş kültür ırk hayvanlar ıslah edilmemiş hayvanlara göre çok daha fazla et ve süt verimliğine sahiptir. Hayvancılığı geliştirmek için verimliliği yüksek hayvan türlerini yaygınlaştırmak yerli ırkları ıslah etmek gerekir.
Otlakların ıslahı
Türkiye de mera hayvancılığı ön plandadır. Otlaklarımız aşarı ve yanlış otlatma nedeniyle verimsizleşmiştir. Hayvancılığı geliştirmek iç in otlaklarımızın ıslah edilerek iyileştirilmesi gerekir.
Yem üretiminin artırılması
İyi beslenen hayvanlardan elde edilen ürünler fazladır. Bunun için ucuz ve bol yem üretimi sağlanırsa hayvancılık olumlu yönde gelişme gösterecektir.
Üreticiye teşvik verilmesi
Hayvancılıkla uğraşacaklara verilecek uzun vadeli ve düşük faizli krediler hayvancılığı yaygınlaştırarak gelişmesini sağlayacaktır.
Pazarlama
Hayvancılıktan elde edilen ürünler değeri üzerinde satılırsa faaliyet gelişir. Üretilen ürünler maliyetinin altında satılırsa faaliyet zarar ederek işletmeler kapanır, hayvancılık geriler.
Ahır hayvancılığının geliştirilmesi
Mera hayvancılığının verimi ve getirisi düşüktür. Daha çok ürün için ahır hayvancılığının gelişmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Ahır hayvancılığında hayvanlar kontrol altında olduğu için ürünler daha sağlıklı ve çoktur.
Sayfa 95/2 etkinlik
Kitabınızdaki tablo ve haritayı inceleyerek;
SORU-1-İpek böcekçiliğinin yapıldığı illeri söyleyiniz.
En çok Bilecik olmak üzere, Bursa, Adapazarı, Antalya, Diyarbakır, Balıkesir, Ankara, Eskişehir illerimizde yapılmaktadır.
SORU-2-İpek Böcekçiliği üretiminde yıllara göre meydana gelen değişimi inceleyerek bu değişimin sebeplerini açıklayınız.
İpek böcekçiliğinden elde edilen doğal ipek çok pahalıdır. Sanayide ipeğe benzen suni iplik yapımı nedeniyle doğal ipeğe olan talep azalmış böylece ipek böcekçiliği gittikçe önemini kaybetmiştir. Yani ipek böcekçiliği suni ipek üretimi ile rekabet edememiştir.
Sayfa 96 /1 etkinlik
Kitabınızdaki tablo ve haritayı inceleyerek;
SORU-1-Arıcılığın Türkiye üzerinde dağılımda etkili olan faktörleri söyleyiniz.
Bitki örtüsü temel etkendir. Çiçekli bitkilerin ve çam ağaçlarının zengin olduğu yerler arıcılığın geliştiği yerlerdir. Arıcılıktan elde edilen balın kalitesi arının beslendiği bitki örtüsüne göre değişir. Bunun yanında bazı yörelerde arazi tarıma uygun olmadığı için arıcılık bir geçim kaynağı halini almıştır.
SORU-2-Arı kovanı ve bal üretiminde meydana gelen değişim ile bu değişimin sebeblerini tartışınız.
Ülkemizde kovan sayısı düzenli bir şekilde artmıştır. Ama bal üretimindeki artış kovan sayısına göre oldukça fazla bunun sebebi modern kovanlarda üretime geçiş ve iyi tür arıların yetiştirilmesi ve modern arıcılığın gün geçtikte gelişmesidir. Arıcılık faaliyeti insanlara sunduğu imkanlar sayesinde her geçen gün daha da yaygınlaşmaktadır.
Etkinlik 97/1
Aşağıdaki tabloda Türkiye’deki büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısının yıllara göre dağılımı verilmiştir.
Örnekteki gibi grafik haline getirerek yorumlayınız.
Hayvan Türleri
(Milyon Baş)
1935
1950
1990
1995
2000
2005
Sığır
6,5
10,1
11,4
11,8
10,8
10,5
Koyun
13,6
23
40,5
33,4
28,5
25,3
Keçi
11,7
18,5
11
9,1
7,2
6,5
Diğer
(Deve,Yük hayvanı, manda vb)
2,8
3,6
2,1
1,8
1
0,7
Tablonun yorumu:
Sığır:10 milyon civarındaki üretimiyle fazla değişim göstermemektedir. Miktarını koruyan tek hayvancılık koludur. Getirisinin çok oluşu varlığını korumasını sağlamıştır. Özellikle ahır hayvancılığında sığır yetiştirilmesi önemini korumasını sağlamıştır.
Koyun:1990’lara kadar sürekli artış göstermiş ancak sonrasında miktarı sürekli azalmaktadır. Otlakların verimsizleşmesi, insanlara sunduğu gelir azlığı koyun yetiştiriciliğini azaltmaktadır.
Keçi:1950 lerden sonra miktarı sürekli azalış göstermektedir. Özellikle ormanlık sahalarda yetişen keçiler, ormanlara zarar vermesinden dolayı ormanlık alanlarda yetiştirilmesi yasaklanınca sayısında önemli düşüşler olmuştur.
Diğerleri: 1950 lerden sonra miktarı sürekli azalmaktadır. Daha çok gücünden yararlanılan hayvanlardır. Tarımda ve ulaşımda makine kullanımı bu hayvanlara verilen önemi azaltmış ve sayıları gittikçe düşmüştür.
11. SINIF SAYFA 94-95-96 ETKİNLİK ÇALIŞMASI
HAYVANCILIK ETKİNLİK
HAYVANCILIK KAVRAM AĞI HARİTASI
SAYFA 94’DEKİ ETKİNLİK
SORU-1-İklim ve yer şekilleri ile hayvancılığın dağılışı arasındaki ilişkiyi tartışınız.
Yer şekillerinin engebeli olduğu yerlerde daha çok hayvancılık faaliyeti ön plana çıkmıştır. Çünkü engebeli ve eğimli yüzeylerin bulunduğu araziler diğer ekonomik faaliyetlere uygun değildir. Hayvancılık faaliyetlerin yoğunlaştığı yerler öncelikle tarıma uygun olmayan arazilerdir.
İklim şartları tarıma uygun olmayan yerlerde hayvancılık faaliyeti ön plana çıkmaktadır. Sıcaklıkların çok yüksek ve çok düşük olduğu yerler ile yağışların çok düşük olduğu sahalarda hayvancılık daha çok ön plana çıkmaktadır.
Bir yerdeki hayvan varlığı ve türü oranın öncelikle bitki örtüsüne bağlıdır. Bitki örtüsü ise oranın iklim şartlarına bağlıdır.
HAYVANCILIK
Türleri
Faydalanma alanı
Yoğunlaştığı yerler
Büyükbaş Hayvancılık
Sığır, Manda, Deve, At, Eşek, Katır
Et, Süt, Deri, Güçleri
Kuzeydoğu Anadolu (Erzurum-Kars Bölümü, Doğu Karadeniz Bölümü)
Küçükbaş Hayvancılık
Koyun, Kıl keçisi, Tiftik keçisi
Dericilik, Yün, Et, Süt
Doğu Anadolu’nun doğusu, İç Anadolu platoları
SAYFA 95/1’DEKİ ETKİNLİK
Aşağıdaki tabloda ülkemizde büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığı etkileyen faktörler verilerek bu faktörlerden bir tanesi açıklanmıştır.Sizde diğer faktörlerin etkisini boşluklara yazınız.
Büyükbaş ve Küçükbaş
Hayvancılığı Etkileyen
Faktörler
Bu Faktörler Hayvancılığı Nasıl Etkiler?
Yer şekilleri
Büyükbaş hayvanlar hareket kabiliyeti düşük olduğu için engebeli arazilerde yetişmezken, küçükbaş hayvanlar özellikle keçiler eğimli engebeli arazilerde daha kolay yetişmektedir.
İklim ve Bitki örtüsü
Kış mevsiminin uzun ve soğuk geçtiği yerlerde soğuğa dayanıklı türler (uzun tüylü, büyük kuyruklu) yetişirken, sıcaklıkların yüksek olduğu yerlerde ince tüylü ve küçük kuyruklu koyunlar yetişmektedir.
Bitki örtüsünün gür olduğu yerlerde daha fazla gelir getirdiği için büyükbaş hayvanlar yetiştirilirken, cılız otlaklarda küçükbaş hayvanlar yetiştirilir. Cılız otlaklar büyükbaş hayvanlar için uygun değildir çünkü cılız otlar büyükbaş hayvanlar için doyurucu ve ağız yapılarına uygun değildir.
Hayvan soylarının ıslahı
Islah edilmiş kültür ırk hayvanlar ıslah edilmemiş hayvanlara göre çok daha fazla et ve süt verimliğine sahiptir. Hayvancılığı geliştirmek için verimliliği yüksek hayvan türlerini yaygınlaştırmak yerli ırkları ıslah etmek gerekir.
Otlakların ıslahı
Türkiye de mera hayvancılığı ön plandadır. Otlaklarımız aşarı ve yanlış otlatma nedeniyle verimsizleşmiştir. Hayvancılığı geliştirmek iç in otlaklarımızın ıslah edilerek iyileştirilmesi gerekir.
Yem üretiminin artırılması
İyi beslenen hayvanlardan elde edilen ürünler fazladır. Bunun için ucuz ve bol yem üretimi sağlanırsa hayvancılık olumlu yönde gelişme gösterecektir.
Üreticiye teşvik verilmesi
Hayvancılıkla uğraşacaklara verilecek uzun va**** ve düşük faizli krediler hayvancılığı yaygınlaştırarak gelişmesini sağlayacaktır.
Pazarlama
Hayvancılıktan elde edilen ürünler değeri üzerinde satılırsa faaliyet gelişir. Üretilen ürünler maliyetinin altında satılırsa faaliyet zarar ederek işletmeler kapanır, hayvancılık geriler.
Ahır hayvancılığının geliştirilmesi
Mera hayvancılığının verimi ve getirisi düşüktür. Daha çok ürün için ahır hayvancılığının gelişmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Ahır hayvancılığında hayvanlar kontrol altında olduğu için ürünler daha sağlıklı ve çoktur.
SAYFA 95/2’DEKİ ETKİNLİK
SORU-1-İpek böcekçiliğinin yapıldığı illeri söyleyiniz.
En çok Bilecik olmak üzere, Bursa, Adapazarı, Antalya, Diyarbakır, Balıkesir, Ankara, Eskişehir illerimizde yapılmaktadır.
SORU-2-İpek Böcekçiliği üretiminde yıllara göre meydana gelen değişimi inceleyerek bu değişimin sebeplerini açıklayınız.
İpek böcekçiliğinden elde edilen doğal ipek çok pahalıdır. Sanayide ipeğe benzen suni iplik yapımı nedeniyle doğal ipeğe olan talep azalmış böylece ipek böcekçiliği gittikçe önemini kaybetmiştir. Yani ipek böcekçiliği suni ipek üretimi ile rekabet edememiştir.
SAYFA 96/1’DEKİ ETKİNLİK
SORU-1-Arıcılığın Türkiye üzerinde dağılımda etkili olan faktörleri söyleyiniz.
Bitki örtüsü temel etkendir. Çiçekli bitkilerin ve çam ağaçlarının zengin olduğu yerler arıcılığın geliştiği yerlerdir. Arıcılıktan elde edilen balın kalitesi arının beslendiği bitki örtüsüne göre değişir. Bunun yanında bazı yörelerde arazi tarıma uygun olmadığı için arıcılık bir geçim kaynağı halini almıştır.
SORU-2-Arı kovanı ve bal üretiminde meydana gelen değişim ile bu değişimin sebeplerini tartışınız.
Ülkemizde kovan sayısı düzenli bir şekilde artmıştır. Ama bal üretimindeki artış kovan sayısına göre oldukça fazla bunun sebebi modern kovanlarda üretime geçiş ve iyi tür arıların yetiştirilmesi ve modern arıcılığın gün geçtikte gelişmesidir. Arıcılık faaliyeti insanlara sunduğu imkanlar sayesinde her geçen gün daha da yaygınlaşmaktadır.
SAYFA 97’DEKİ ETKİNLİK
Sığır:10 milyon civarındaki üretimiyle fazla değişim göstermemektedir. Miktarını koruyan tek hayvancılık koludur. Getirisinin çok oluşu varlığını korumasını sağlamıştır. Özellikle ahır hayvancılığında sığır yetiştirilmesi önemini korumasını sağlamıştır.
Koyun:1990’lara kadar sürekli artış göstermiş ancak sonrasında miktarı sürekli azalmaktadır. Otlakların verimsizleşmesi, insanlara sunduğu gelir azlığı koyun yetiştiriciliğini azaltmaktadır.
Keçi:1950 lerden sonra miktarı sürekli azalış göstermektedir. Özellikle ormanlık sahalarda yetişen keçiler, ormanlara zarar vermesinden dolayı ormanlık alanlarda yetiştirilmesi yasaklanınca sayısında önemli düşüşler olmuştur.
Diğerleri: 1950 lerden sonra miktarı sürekli azalmaktadır. Daha çok gücünden yararlanılan hayvanlardır. Tarımda ve ulaşımda makine kullanımı bu hayvanlara verilen önemi azaltmış ve sayıları gittikçe düşmüştür
SAYFA 98’DEKİ ETKİNLİK
SAYFA 99’DAKİ ETKİNLİK
Maden kaynakları bakımından zengin ülkeler, ekonomik kalkınma için büyük avantaja sahiptirler. Madenler ülkelerin hammadde ihtiyacını daha ucuz ve kolay karşılama yanında çok sayıda insana iş imkanı vermesi ile de büyük katkılar sağlar. Her yerdeki maden ekonomik olarak işletmeye açılamaz. Özellikle ulaşım kolaylığı ve büyük miktarda enerji yanında teknik imkanların da olması gerekir. Çıkarılan maddenler imalat sanayinin gelişmesini sağlar. Böylece ülke ekonomik olarak büyümeye başlar. İşletmeye açılan madenler büyük oranda göç alarak kısa zamanda büyüyerek büyük bir şehir halini alabilir. Batman bu durumun en güzel örneğidir.
SAYFA 100’DEKİ ETKİNLİK
TÜRKİYE MADEN HARİTASININ DEĞERLENDİRİLMESİ
1-Türkiye’de madenlerin yoğunlaştığı yerler: Ege Bölgesi, Güney Marmara Bölümü, Yukarı Fırat Bölümü, Doğu Karadeniz Bölümü
2-Türkiye de en yaygın madenler: Manganez, Bakır, Linyit, Krom, Demirdir.
Sebebi;
1-Ülkemizin dağ oluşumu hareketlerinden fazla etkilenmesi,
2-Dağ oluşumu hareketleri sonucunda başkalaşım ve volkanizma hareketlerine yaygın olarak uğramasıdır.
Söz gelimi demir, krom, çinko, bakır ve kurşun oluşumu bu tür yer hareketleri ile ilgilidir.
3-Türkiye Maden haritası ile Fiziki harita karşılaştırıldığında; Marmara Bölgesi, Ege Bölgesi, İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu madenleri daha kolay işletilebilir.
Sebebi:Yer şekillerinin engebesiz oluşu.Dağlık ve engebeli arazilerdeki madenlerin işletilmesi zordur. İşletme maliyeti çok yüksek olacağından ekonomik olmaz.
4-Pazara yakınlık ve Ulaşım: Sanayi merkezlerine yakınlık ve ulaşım kolaylığı madenlerin üretim maliyetini azaltacağı için; Marmara ve Ege bölgelerindeki madenler daha ekonomik olarak değerlendirilebilir.
SAYFA 103’DEKİ ETKİNLİK
GRAFİĞİN YORUMLANMASI
1- Grafikteki üç madeninde çıkarılma miktarları istikrarsızdır.
2- 1998 toplam çıkarımın en fazla olduğu yıldır.
3- 2002 toplam çıkarımın en az olduğu yıldır.
4- En çok çıkarılan maden Demirdir.
5- En az çıkarılan maden Kromdur.
6- Genel olarak üç madeninde üretimi gittikçe azalmaktadır.
SAYFA 107’DEKİ ETKİNLİK
TÜRKİYE MADEN İHRACAT VE İTHALAT TABLOLARININ KARŞILAŞTIRILMASI
1-Taş Kömürü İthalatı: Türkiye Taş Kömürü çıkarımının iç ihtiyacı karşılayamadığını gösterir.Yine ülke içi kullanımının fazla olması ithalatta etkilidir.
2-Bazı madenlerin ithal edilmemesinin sebebi: Kendi üretimimizin ihtiyacımızı karşılayabildiğini, ya da alınmayan madenin Türkiyede kullanım alanının olmadığını gösterir.
3-Linyitin az ihraç edilmesinin sebebi: Kalorisi düşük, kalitesiz olması.
4-Bakırın hem ihraç hem de ithal ürünü olması: ihracatta ham bakır ön planda, ithalatta bakırdan yapılan yarı işlenmiş ürünler yer almaktadır. Bu durum bakırın hem ihracat hem de ithalat ürünü yapmaktadır.
TÜRKİYEDE MADENLER
MADEN: Yer kabuğunda bulunan insanlar için ekonomik değer taşıyan katı,sıvı veya gaz halindeki her türlü maddeye maden denir.
Anadolu’da Madenciliğin Tarihçesi
Yapılan arkeolojik çalışmalar, Anadolu’da madenciliğin M.Ö.7000 yıllarına kadar uzandığını ve buradaki uygarlıkların gelişmesinde önemli bir rol oynadığını ortaya koymuştur. Yer yüzünün ilk yerleşilen karalarından biri olarak Anadolu’da, madene dayalı yüksek uygarlıklar kurulmuştur. Madeni çok önceleri tanıyıp kullanan Orta Asya kökenli Türkler, Anadolu’ya gelip yerleştikçe madene dayalı uygarlık daha da gelişmiştir.
Madenlerin Genel Özellikleri
Madenler, doğada ender olarak saf halde bulunur. Yer altında “filiz” adı verilen bileşimler halinde çıkarılan ham madenler, işlenerek ve yabancı maddelerden ayıklanarak (rafine edilerek) saf metal haline getirildikten sonra kullanıma sunulur. Maden filizleri, tabakalar arasında “damarlar” yada “yataklar” halinde bulunur.
Madenlerin İşletimesini Etkileyen Faktörler nelerdir
Madenlerin işletmeye açılabilmesi için belli şartları taşıması gerekir.
1-Tenör: Bunların başında maden cevheri içindeki metal oranının “bu orana tenor denir.” Yüksek olması gelir. Bulunan ya da bulunacak olan maden Yatağındaki maden; Metal oranı bakımından yeteri kadar zengin değilse,
o maden işletilemez.
2-Rezerv: İşletmeye açılacak yerdeki maden cevherinin Rezervi (yedeği) yeterli olmalıdır. Yedeği (rezervi) az ve çabuk bitebilecek durumdaysa, o maden işletmeye açılamaz.
3-Ulaşım: Cevheri çıkarma ve işlenecek yere nakletme çok pahalıya mal oluyorsa, o maden işletilemez.
4-Sermaye: Madenlerin aranması, bulunan madenlerin çırarılması ve taşınması gibi çalışmalar büyük miktarda para gerektirir. Gerekli sermaye olmadan madenler işletilemez. Günümüzde gerikalmış ülkelerin madenlerini gelişmiş ülkelerin işletmesinin temel nedeni sermayedir.
5-Teknik İmkanlar : Madenlerin işletilmesi için gerekli araç-gereçler ile teknik personeldir. Madencilik konusunda uzman insanlar olmadan bir maden işletilemez.
Türkiyenin Maden Zenginliği konusu
Türkiye Dünya da maden yatakları bakımından şanslı ülkeler arasında yer alır. Dünyada üretilen 50′yi aşkın maden çeşidi için yapılan değerlendirmede Türkiye, 29 çeşit ile Dünyada ilk 10 ülke arasında yer almaktadır. Bunun başlıca nedeni;
1-Ülkemizin dağ oluşumu hareketlerinden fazla etkilenmesi,
2-Dağ oluşumu hareketleri sonucunda başkalaşım ve volkanizma hareketlerine yaygın olarak uğramasıdır.
Söz gelimi demir, krom, çinko, bakır ve kurşun oluşumu bu tür yer hareketleri ile ilgilidir. Fakat, bazı maden rezervlerimiz çok zengin değildir. Bu nedenle maden çeşidi bakımından ilk sıralarda yer alan ülkemiz, Dünya maden pazarındaki payı açısından gerilerde bulunmaktadır. Bunun bir nedeni, Türkiye’nin yer yüzünün ilk yerleşilen karalarından biri olması ve maden yataklarının bir bölümünün çok eskiden beri işletilmesidir. Ayrıca Türkiye’nin bulunduğu arazi ,değişik jeolojik devirlerde oluşmuş ve çok sayıda yer hareketlerine uğramıştır. Başka bir deyişle Türkiye’nin jeolojik yapısı oldukça karmaşıktır. Bu durum maden yataklarının çeşitliliğini sağlarken; öte yandan maden aranmasında ve bulunan maden yataklarının işletilmesinde çeşitli güçlüklere neden olmaktadır.
Ülkemizdeki maden rezervinin zengin olmamasının temel nedeni ise Türkiye’nin bulunduğu arazinin jeolojik yapısının zengin maden
yataklarının oluşumuna elverişli yapıda olmamasıdır.
Cumhuriyetten önceki dönemde, maden üretiminin tamamına yakını yabancı şirketlerin elindeydi. Cumhuriyetin ilk yıllarında madenlerimiz yabancılardan alınarak millileştirilmiştir. Atatürk, milli sanayinin kurulması ve gelişmesinin maden arama ve işletmeye sıkı sıkıya bağlı olduğunu belirtmiş ve madenciliğe özel bir önem vermiştir. Çünkü gelişen milli sanayi artan ham madde ve enerji ihtiyacının karşılanması ancak madenciliğin geliştirilmesi ve yeni enerji kaynaklarının sağlanmasıylamümkün olur.
Türkiye de Madencilik alanında ilk sistemli ve geniş ölçülü araştırma 1935 yılında Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü (MTA) nün kurulması ile başlamıştır. Bundan sonra bir çok yeraltı kaynağımız işletmeye açılmıştır. Türkiye madenleri ile ilgili büyük bir kuruluşta Eti banktır. Cumhuriyet döneminde, bulunan madenlerin işletilmesi görevi Eti bank’a verilmiştir.
Bugün Türkiye’de madenciliğin önemi gittikçe artmakta ve madenden faydalanma yaygınlaşmaktadır. Madenciliğimizin gelişme yoluna girilmiştir.
Türkiyede Başlıca Madenler
DEMİR:
Demir, insan oğlunun bildiği en eski madenlerden biridir. Günümüzde de ağır sanayinin ana metali demirdir. Demirin çok geniş bir alanının olması,ona büyük bir önem kazanmıştır
Yurdumuzun bir çok yerinde demir yatakları olmakla birlikte bunların önemli bir bölümü işletilmeye elverişli değildir. Türkiye’de iki ana demir madeni havzası bulunmaktadır. Bunlardan biri Sivas – Malatya arasındadır. Bu bölümün önemli yatakları Divriği, Hekimhan ve Hasan çelebi’dedir. Demir – çelik sanayimizin ihtiyacının önemli bir bölümünün yüksek verimli olan bu yataklar karşılar. Buradan çıkarılan ham cevher, demir yoluyla Samsun’a oradan da gemilerle Ereğli’ye taşınır. İkinci havza, Kayseri’den Adana ve Kahraman Maraş’a uzanmaktadır. Bu bölümün önemli yatakları da Mansurlu ve Karamadazı’dır. Bu iki havzanın dışında; Bitlis, Sakarya, Eskişehir ve Balıkesir yörelerinde de demir cevheri yatakları vardır.
Bakır:
İnsanların çok eskiden beri bilip kullandığı madenlerden biride bakırdır. Günümüzde, elektronik ve elektroteknik sanayinde uçak, motor ve ev aletleri yapımı başta olmak üzere bir çok sanayi dalında yaygın olarak kullanılan bir madendir.
Ülkemizde bakır yatakları genellikle çinko ve kurşun yatakları ile birlikte bulunur.
Bakır, Türkiye’nin bir çok yerinde bulunmakla birlikte, işletilen önemli yataklar iki yörededir. bunlar; Murgul (Artvin) ile Küre (Kastamonu) dedir. Bakır yataklarının en yaygın olduğu bölüm, Dogu Karadeniz’dir. Murgul dışında; maden köy (Rize), Körü başı, Lahanos, Asarcık (Giresun), Kutlular ve Alaca dağ (Trabzon) da da bakır yatakları vardır. Yurdumuzda bunlar dışındaki bakır yatakları, Koyu Hisar (Sivas) ile Maden köy (Siirt) dedir. Maden (Elezıg) deki bakır yatakları, çok eskiden buyana işletildiği için ekonomik değerini yitirmiş ve kapatılmıştır.
Türkiye’de çıkarılan bakır, iç tüketime yetmediğinden her yıl, bir miktar bakır ithal edilmektedir.
Krom:
Krom; sert, çok iyi cilalanabilen ve paslanmayan bir maden olduğu için, madeni eşya yapımında büyük önem taşır. Bu maden, çeliğin sertleştirilmesinde ve paslanmayı önlemek için çelik eşyaların kaplanmasında kullanılır.
Türkiye, 19. yüzyılın başlarına kadar dünya krom üretiminin yarısından çoğunu gerçekleştiriyordu. Fakat Rusya federasyonu, Güney Afrika Hindistan ve Küba’da yüksek nitelikli krom yataklarının bulunmasıyla Türkiye eski üstünlüğünü kaybetmiştir. Bununla birlikte yurdumuz, dünyanın sayılı krom üreticileri arasında yer almaya devam etmektedir.
Türkiye’de krom yatakları oldukça yaygın ve dağınıktır. Öyle ki yurdumuzda bilinen krom yataklarının sayısı 700′ü geçmektedir. Bu yatakların toplandığı ana yöreler şunlardır
• Guleman – Elazığ,
• Fethiye – Köyceğiz – Denizli,
• Bursa – Eskişehir,
• Kop Dağı (Doğu Karadeniz),
• İskender – İslahiye – Kahraman Maraş,
• Kayseri – Adana – İçel,
Ülkemizde, ferro – krom tesislerinin yetersizliği nedeniyle üretilen kromun önemli bir bölümü ham olarak ihraç edilmektedir. Kromun kullanım alanının yaygın oluşu nedeniyle Türkiye’de üretilen krom, dış piyasada her zaman alıcı bulmaktadır. Son yıllarda krom üretimi sürekli
artış göstermiştir.
Boksit:
Boksit, alüminyumun ham maddesidir. Çok hafif olduğu için uçak sanayide, otomobil, ev eşyası, elektrik malzemesi yapımında kullanılır. Başlıca boksit yatakları; Seydişehir (Konya), Akseki (Antalya), İslahiye (Gaziantep) ve Milas’tadır. Boksit yatakları içinde en önemlisi Seydişehir’dekidir. Seydişehir alüminyum fabrikasının ihtiyacını karşılayan yataklar, Suğla gölünün batısındaki giden gelmez dağlarının eteklerindedir.
Alüminyumun elde edilmesi esnasında, çok yüksek miktarda elektrik enerjisi tüketilir. Bu nedenle elektrik enerjisinin ucuza mal edildiği (Su güçünden elektrik elde edilen) ülkelerde, alüminyum sanayi daha çok gelişmiştir. Seydişehir alüminyum fabrikasının elektrik gereksiniminin karşılamak amacı ile Oyma pınar Barajı ve Hidro elektrik Santrali yapılmıştır.
Bor Mineralleri:
Bor mineralleri, sanayide sayısız denecek kadar çok çeşitli işlerde kullanılmaktadır. Bor minerallerinden elde edilen boraks ve asit borik; özellikle nükleer alanda, jet ve roket yakıtı, sabun, deterjan, lehim, fotoğrafçılık, tekstil boyaları, cam elyafı ve kağıt sanayinde kullanılmaktadır. Bor mineralleri, dünyanın sayılı bir kaç ülkesinde bulunur. Bunlar içinde yedekleriyle en zengin ülke, Türkiye’dir. Ancak üretimin ve ihracatın sınırlı olması nedeniyle bu maden, yurt ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır.
Başlıca bor yatakları; Kütahya, Eskişehir ve Balıkesir’dedir. Bor minerallerini işletmek için Bandırma ve Kütahya Kırka’da tesisler kurulmuştur.
Kükürt:
Kükürt; kimya, lastik ve boya sanayinde, barut ve gübre yapımında, zirai mücadelede kullanılır. Kükürdün bağcılıkta önemli bir yeri vardır. Asmaların ve sebzelerin yapraklarında üreyen bakteriler, kükürtlü bileşiklerle yok edilir.
Türkiye’de önemli kükürt yatakları Keçi borlu (Isparta) dadır, Son yıllarda, ekonomik olmadığı için buradaki üretim durdurulmuştur.
Zımpara Taşı:
Zımpara taşı; hassa optik araçların merceklerinin parlatılmasında, zımpara kağıdı ve özel çimento yapımında kullanılır. Taşları ve madenleri cilalamak için de toz halindeki zımpara taşından yararlanılır. Ayrıca zımpara, bileği taşı olarak da kullanılır.
Başta Tire olmak üzere İzmir’in bir çok ilçesinde, Akça alan (Manisa) yöresinde, Söke, Karacasu (Aydın) Yatağan, Milas civarında ve Denizlinin Tavas ile Buldan ilçelerinde zımpara taşı yatakları vardır. Üretimin büyük bir bölümü ihraç edilmektedir.
Barit:
Baritin kullanım alanı oldukça geniştir. Boya, deri, kimya, şeker, cam, kauçuk sanayilerinde ve ilaç yapımında kullanılır. Petrol aramalarında da sondaj kuyularını ve duvarlarını sabitleştirmede çok işe yarar.
Türkiye, barit rezervlerinin zenginliği bakımından dünyada ilk sıralarda yer alır. Türkiye’deki üretimin büyük bir bölümü; Alanya, Gazipaşa (Antalya) ile Köprü başı – Dereli (Giresun) ve Beyşehir (Konya) yörelerindeki yataklardan sağlanmaktadır.
Tuz:
Tuz, günlük ihtiyaçların yanı sıra; dericilik, konservecilik, zeytincilik ile kimya ve tekstil sanayinde kullanılmaktadır. Kara yollarında kar ve buzla mücadelede de tuzdan yararlanılır.
Türkiye’nin tuz ihtiyacı; Denizlerden, göllerden, kaya ve kaynak tuzlarından karşılanmaktadır.
Son 15 yılda, göl tuzlarındaki tuz üretimi, hızla artarak 3 katına çıkmıştır. Şuanda ülkemizdeki tuz üretiminin yaklaşık üç de ikisi göl tuzlarından elde edilmektedir. Ülkemizdeki en büyük göl tuzları Tuz gölünde yer almaktadır. Bunun dışında Konya – Karapınar ve Kayseri’de de göl tuzları bulunmaktadır.
Ülkemizdeki deniz tuzlarının en önemlisi İzmir’deki cam altı tuzlasıdır. Türkiye’nin yıllık tuz üretiminin dörtte birinden fazlasını burası sağlamaktadır. Ayrıca; İstanbul (Tuzla) Edirne (Tekke göl) ve Adana (Akdeniz) tuzlarından da tuz elde edilmektedir.
Türkiye, kaya tuzu kaynakları bakımından çok zengindir. Kaya tuzu yataklarının başlıcaları; Çankırı, Kars, (Kağızman) Iğdır (Tuzluca) Nevşehir (Gül şehir ve tuz köy) Yozgat (Yerköy ve sekili) ve Erzurum (Oltu) illerindendir.
Yer altı sularının, tuz alanlarından geçerek kaynak şeklinde ortaya çıkmasıyla oluşan kaynak tuzları da tuz üretiminde önemli yer tutar. Türkiye’de 40 civarında kaynak tuzlasının tuz elde edilmektedir.
Diğer madenler:
Türkiye’de yukarıda açıklanan başlıca madenler dışında çok sayıda maden işletilmektedir. Manganez, antimon, civa, volfram, asbest, nikel, flüorit, fosfat, manyezit, kurşun ve çinko bunların başlıcalarıdır
Kurşun ve cinko: Genelde bakır yatakları ile birlikte bulunur. Başlıcaları: Ak dağ madeni (Yozgat), Cam ardı (Niğde), Koyulhisar (Sivas) Yenice (Çanakkale) ve köprübaşı (Trabzon)’ın dadır.
Antimon: Kurşunla karıştırılarak cephane ve batarya yapımında kullanılır. Yüksek verimli antimon yatakları: Niğde, Tokat ve Ödemiş’tedir.
Civa: Akışkan haldeki tek madendir. Eczacılıkta ve elektrik araçlarının
yapımında kullanılır. Türkiye’nin başlıca civa yatakları; İzmir, Konya, Uşak, Niğde ve Balıkesir yörelerindedir. Ekonomik olmadıkları için üretimleri durdurulmuştur.
Volfram: Kaliteli çelik ve yüksek sıcaklığa dayanıklı boya yapımında, elektrik ve elektronik sanayilerinde kullanılan çok önemli bir madendir. En önemli volfram (Tungsten) yatağı, Uludağ’dadır. Ekonomik değeri olmadığı için, son 10 yıldır üretim yapılmamaktadır.
Amyant: (asbest) lif halindedir. Tıpkı pamuk yada yün gibi eğrilerek iplik haline getirilebilir, kumaş biçiminde dokunabilir, dövülerek keçeleştirilebilir. Asbest bezi; firen balatalarında, debriyaj kaplamalarında, ateşe dayanıklı elbise ve iş eldivenleri ile sıcak malzeme taşıyan bantların yapımında kullanılır. Erzincan ve Hayat’ta zengin asbest yatakları vardır.
Gümüş: Kütahya’daki Gümüş köyde üretilmektedir. Keban ve
Gümüşhane’deki yataklar, çok eskiden buyana işletildiği için ekonomik değerini yitirmiş ve kapatılmıştır.
Nikel: Daha çok kaplamacılıkta (Nikelaj) kullanılan nikel cevherinin, en zengin yatakları Manisa’dadır.
Flüorit: Maden, cam, kimya, seramik ve optik sanayinde kullanılan flüorit; daha çok Karaman (Kırşehir) Şefaatli (Yozgat) Ovacık (Kütahya) ve Beyli kahırda (Eskişehir) bulunmaktadır.
Fosfat: Mardin, Adıyaman, Hatay, Bingöl, Bitlis yörelerinde bulunan fosfat; özellikle Suni gübre yapımında çok gerekli bir ham maddedir. Manyezit: Yatakları; Karaca ören (Kütahya) Mihallıçık (Eskişehir) Çayırbağ Yunak (Konya) ve çayırlı (Erzincan) da bulunmaktadır.
Metalik Olmayan Maden
Yurdumuzda ayrıca metalik olmayan maden yatakları da vardır. Bunların başlıcaları; mermer, kil, kaolin, kireç taşı, lüle taşı ve oltu taşıdır.
Mermer: Çoğunlukla yapı malzemesi olarak kullanılır. Afyon, Bursa, Marmara adası, Bandırma ve Gemlik, kaliteli mermer yataklarıyla ünlüdür. Bunlar dışında, yurdumuzun hemen her yerinde zengin mermer yatakları vardır.
Kaolin: Arı kil olan kaolin; çini, porselen ve seramik yapımında ve elektrik yalıtım malzemesi olarak kullanılır.
Kil: Kilden çömlek, tuğla vb. yapılır.
Lüle taşı: Süs eşyası, ağızlık, pipo vb. yapımında kullanılan lüle taşı, en çok Eskişehir’de çıkarılır ve işlenir.
Oltu taşı: Erzurum’un Oltu ilçesinde çıkarılan siyah renkli Oltu taşından, tespih başta olmak üzere, çeşitli takı ve süs eşyaları yapılır.
Madenler etkinlik
ETKİNLİK:1
Maden kaynakları bakımından zengin ülkeler, ekonomik kalkınma için büyük avantaja sahiptirler. Madenler ülkelerin hammadde ihtiyacını daha ucuz ve kolay karşılama yanında çok sayıda insana iş imkanı vermesi ile de büyük katkılar sağlar. Her yerdeki maden ekonomik olarak işletmeye açılamaz. Özellikle ulaşım kolaylığı ve büyük miktarda enerji yanında teknik imkanların da olması gerekir. Çıkarılan maddenler imalat sanayiinin gelişmesini sağlar. Böylece ülke okonomik olarak büyümeye başlar. İşletmeye açılan madenler büyük oranda göç alarak kısa zamanda büyüyerek büyük bir şehir halini alabilir. Batman bu durumun en güzel örneğidir.
ETKİNLİK:2
TÜRKİYE MADEN HARİTASININ DEĞERLENDİRİLMESİ
1-Türkiye’de madenlerin yoğunlaştığı yerler: Ege Bölgesi, Güney Marmara Bölümü, Yukarı Fırat Bölümü, Doğu Karadeniz Bölümü
2-Türkiye de en yaygın madenler: Manganez, Bakın, Linyit, Krom, Demirdir. Sebebi;Türkiye’nin Orojenik (Dağ Oluşumu) hareketleri sonucu başkalaşım ve volkanizma olaylarına yaygın olarak uğramasıdır.
3-Türkiye Maden haritası ile Fiziki harita karşılaştırıldığında; Marmara Bölgesi, Ege Bölgesi, İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu madenleri daha kolay işletilebilir. Sebebi: yer şekillerinin engebesiz oluşu. Dağlık ve engebeli arazilerdeki madenlerin işletilmesi zordur. İşletme maliyeti çok yüksek olacağından ekonomik olmaz.
4-Pazara yakınlık ve Ulaşım: Sanayi merkezlerine yakınlık ve ulaşım kolaylığı madenlerin üretim maliyetini azaltacağı için; Marmara ve Ege bölgelerindeki madenler daha ekonomik olarak değerlendirilebilir.
ETKİNLİK:3
GRAFİK YORUMLANMASI
1- Grafikteki üç madeninde çıkarılma miktarları istikrarsızdır.
2- 1998 toplam çıkarımın en fazla olduğu yıldır.
3- 2002 toplam çıkarımın en az olduğu yıldır.
4- En çok çıkarılan maden Demirdir.
5- En az çıkarılan maden Kromdur.
6- Genel olarak üç madeninde üretimi gittikçe azalmaktadır.
ETKİNLİK:4
TÜRKİYE MADEN İHRACAT VE İTHALAT TABLOLARININ KARŞILAŞTIRILMASI
1- Taş Kömürü İthalatı: Türkiye Taş Kömürü çıkarımının iç ihtiyacı karşılayamadığını gösterir
2- Bazı madenlerin ithal edilmemesinin sebebi: Kendi üretimimizin ihtiyacımızı karşılayabildiğini, ya da alınmayan madenin Türkiyede kullanım alanının olmadığını gösterir.
3- Linyitin az ihraç edilmesinin sebebi: Kalorisi düşük, kalitesiz olması.
4- Bakırın hem ihraç hem de ithal ürünü olması: ihracatta ham bakır ön planda, ithalatta bakırdan yapılan yarı işlenmiş ürünler yer almaktadır. Bu durum bakırın hem ihracat hem de ithalat ürünü yapmaktadır.
SAYFA 108’DEKİ ETKİNLİK
TÜRKİYE ENERJİ KAYNAKLARI 2005 YILI ÜRETİMİ
VE TÜKETİMİ(TÜİK)
Kitabınızda verilen Türkiye Enerji Üretim ve Tüketim tablolarından faydalanarak aşağıdaki soruları cevaplandırınız.
1-2005 yılı üretim ve tüketime göre en fazla açık: DOĞALGAZ dadır.(Yaklaşık 27 kat)
2-Toplam üretim ve tüketim değerlerine göre açık en fazla 2005 yılıdır.(66 milyon ton açık var)
3-Enerji ihtiyacımızdaki değişim: sürekli artmaktadır. Enerji kullanım alanlarının çoğalması özellikle kentleşme ve sanayileşme, nüfusun sürekli ve hızlı artması enerji ihtiyacını da artırmaktadır.
4-İhraç ettiğimiz enerji türleri: Asfaltit, Linyit
5-1998 den önceki yıllarda Rüzgar enerjisinin istatistiklerde yer almamasının sebebi üretiminin olmamasıdır.
6-İthal ettiğimiz enerji türleri: Taş kömürü, Linyit, Petrol, Doğalgaz
SAYFA 113’DEKİ ETKİNLİK
Tablodaki fabrikalar hangi şehirlere kurulmalı ve nedenleri
FABRİKALAR Kurmak İstediğiniz Yer Hammadde Enerji İş Gücü Ulaşım Teknoloji Pazar
Şeker Fabrikası Kayseri x x x x
Konserve Fabrikası Bursa x x x
Zeytinyağı Fabrikası Balıkesir x
Ayçiçeği Yağı Fabrikası Tekirdağ x x
Çay Fabrikası Rize x
Sigara Fabrikası Manisa x x x
Demir-Çelik Fabrikası Sivas x
Pamuklu Dokuma Fabrikası İzmir x x x x x x
Yünlü Dokuma Fabrikası Van x x
Halı ve Kilim Fabrikası Gaziantep x x x
İpekli Dokuma Fabrikası Bursa x x x
Otomobil Fabrikası İzmit x x x x
Tersane İstanbul x x x x x
Çimento Fabrikası Nevşehir
Cam Fabrikası Sinop
Seramik Fabrikası Bilecik
Kereste Fabrikası Kastamonu
SAYFA 117’DEKİ ETKİNLİK
Türkiye Haritasında işaretli şehirlerde hangi sanayi kolları gelişmiştir nedenleri.
Şehir Hangi Sanayi Faaliyetleri Neden
İstanbul Makine, gemi, cam, otomotiv, mobilya, gıda, giyim, tekstil, kimya, deri, meşrubat, yedek parça Ulaşım kolaylığı, pazara yakınlık, işgücü varlığı, sermaye varlığı
İzmit Kağıt, kimya, plastik, rafineri, otomotiv, mobilya Ulaşım, Pazar, sermaye
Bursa Tekstil, otomotiv, gıda, elektronik, lastik, kimya Hammadde, ulaşım, Pazar, işgücü
İzmir Tekstil, giyim, otomotiv, gıda, mobilya, dokuma, toprak ve çimento Hammadde, enerji, ulaşım, Pazar, sermaye
Eskişehir Seramik, makine, yedekparça, şeker, gıda, elektronik Hammadde, ulaşım
Zonguldak Metal, demir-çelik, toprak ve çimento Hammadde, enerji, ulaşım
Karabük Demir-çelik Enerji
Ankara Gıda, şeker, çimento, mobilya, plastik, kimya, tekstil Ulaşım, Pazar, sermaye, işgücü
Konya Gıda, şeker, çimento, giyim, tekstil Hammadde, ulaşım, Pazar,
Kayseri Mobilya, şeker, makine ekipmanı, meşrubat, gıda, giyim, kimya Hammadde, ulaşım, işgücü, Pazar
Mersin Metal, tekstil, giyim, plastik, kimya, gıda Ulaşım, hammadde
Adana Tekstil, giyim, otomotiv, lastik, elektronik Hammadde, ulaşım, Pazar
İskenderun Demir-çelik Ulaşım
Samsun Sigara, metal, şeker, giyim, makine ekipmanı, toprak ve çimento Hammadde, ulaşım, Pazar
Gaziantep Plastik, metal, tekstil, mobilya, Ulaşım, Pazar
Rize Çay, orman ürünleri ve mobilya Hammadde
Erzurum Gıda, çimento, şeker, deri Hammadde
ETKİNLİK
1-Türkiye’de Sanayinin Geliştiği Yerler
a. Marmara Bölgesinde: İstanbul, İzmit, Adapazarı, Bursa
b. Ege Bölgesinde: İzmir, Denizli, Aydın, Manisa
c. İç Anadolu Bölgesinde: Ankara, Eskişehir, Konya, Kayseri
d. Akdeniz Bölgesinde: Adana, Mersin, Kahramanmaraş, İskenderun
e. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde: Gaziantep
f. Karadeniz Bölgesinde: Samsun, Zonguldak, Karabük
g. Doğu Anadolu Bölgesinde: Erzurum, Elazığ
Türkiye’de sanayinin geliştiği yerlerde sanayinin gelişme nedenleri:
Nüfusun Kalabalık olması; Pazarlama kolaylığı ve İşgücü temin kolaylığı
Ulaşım Kolaylığı; hammadde ve mamul maddelerin kolaylıkla taşınabileceği her türlü taşıma imkânlarının varlığı.
İklim şartlarının uygunluğu (özellikle kıyı bölgelerdeki yoğunlaşmada iklim şartlarının uygunluğu önemli bir etkendir)
2- Türkiye’de en yaygın sanayi kolu:
Gıda Sanayi
Sebebi:
Hammaddesinin her yerde bol miktarda bulunması ve insanların temel besin ürünleri olduğu için gıda ürünlerine talebin fazla olması.
Gıda sanayisinin kuruluş yeri genel olarak hammaddeye bağlıdır. Örneğin; et ve süt ürünleri üretim yerlerinde işlenmeli, uzak mesafelere taşınıp işlenmesi üründe bozumalara sebep olur.
3- Kıyı ve İç Bölgelerin sanayi durumlarının karşılaştırılması:
Kıyı bölgeler sanayi faaliyetleri bakımından daha zengindir. Kıyı bölgeler sanayi faaliyetleri için daha uygun şartlara sahiptirler. Özellikle ılıman iklim şartları ve ulaşım kolaylığı kıyı bölgelerde sanayinin daha çok gelişmesini sağlamaktadır.
4- Şeker Fabrikalarının her yerde yaygın olmasının sebebi:
Şeker fabrikalarının hammaddesi olan şekerpancarının uzak mesafelere taşınmasının ekonomik olmaması (yükte ağır, pahada hafif hammadde) nedeniyle, şeker fabrikalarının şekerpancarı üretim yerlerinin yakınlarına yapılmasını gerektirmiştir. Bu da her yerde şeker fabrikasının yaygın olarak kurulmasını sağlamıştır.
5- Orman ürünleri sanayisinin orman olmayan yerlerde de kurulmasının sebebi:
Orman ürünleri hammaddesinin kolay taşındığı için her yerde fabrikası kurulabilir. İç bölgelerde tüketim yerlerine yakınlık nedeniyle kolaylıkla gelişmektedir.
SAYFA 118’DEKİ ETKİNLİK
1-Türkiye’de Sanayinin Geliştiği Yerler
a. Marmara Bölgesinde: İstanbul, İzmit, Adapazarı, Bursa
b. Ege Bölgesinde: İzmir, Denizli, Aydın, Manisa
c. İç Anadolu Bölgesinde: Ankara, Eskişehir, Konya, Kayseri
d. Akdeniz Bölgesinde: Adana, Mersin, Kahramanmaraş, İskenderun
e. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde: Gaziantep
f. Karadeniz Bölgesinde: Samsun, Zonguldak, Karabük
g. Doğu Anadolu Bölgesinde: Erzurum, Elazığ
Türkiye’de sanayinin geliştiği yerlerde sanayinin gelişme nedenleri:
Nüfusun Kalabalık olması; Pazarlama kolaylığı ve İşgücü temin kolaylığı
Ulaşım Kolaylığı; hammadde ve mamul maddelerin kolaylıkla taşınabileceği her türlü taşıma imkânlarının varlığı.
İklim şartlarının uygunluğu (özellikle kıyı bölgelerdeki yoğunlaşmada iklim şartlarının uygunluğu önemli bir etkendir)
2-Türkiye’de en yaygın sanayi kolu:
Gıda Sanayi
Sebebi:Hammaddesinin her yerde bol miktarda bulunması ve insanların temel besin ürünleri olduğu için gıda ürünlerine talebin fazla olması.
Gıda sanayisinin kuruluş yeri genel olarak hammaddeye bağlıdır. Örneğin; et ve süt ürünleri üretim yerlerinde işlenmeli, uzak mesafelere taşınıp işlenmesi üründe bozumalara sebep olur.
3-Kıyı ve İç Bölgelerin sanayi durumlarının karşılaştırılması:
Kıyı bölgeler sanayi faaliyetleri bakımından daha zengindir. Kıyı bölgeler sanayi faaliyetleri için daha uygun şartlara sahiptirler. Özellikle ılıman iklim şartları ve ulaşım kolaylığı kıyı bölgelerde sanayinin daha çok gelişmesini sağlamaktadır.
4- Şeker Fabrikalarının her yerde yaygın olmasının sebebi:
Şeker fabrikalarının hammaddesi olan şekerpancarının uzak mesafelere taşınmasının ekonomik olmaması (yükte ağır, pahada hafif hammadde) nedeniyle, şeker fabrikalarının şekerpancarı üretim yerlerinin yakınlarına yapılmasını gerektirmiştir. Bu da her yerde şeker fabrikasının yaygın olarak kurulmasını sağlamıştır.
5-Orman ürünleri sanayisinin orman olmayan yerlerde de kurulmasının sebebi:
Orman ürünleri hammaddesinin kolay taşındığı için her yerde fabrikası kurulabilir.İç bölgelerde tüketim yerlerine yakınlık nedeniyle kolaylıkla gelişmektedir.Çabuk bozulma özelliği yoktur taşınmada dayanıklıdır.
SAYFA 120/1’DEKİ ETKİNLİK
1-Doğa olayları ne zaman afete dönüşür?
Doğa olayları can ve mal kaybına yol açtığı noktada doğal afet gurubuna girer. Afetin ilk özelliği doğal olması, ikincisi can ve mal kaybına neden olması bir diğeri çok kısa zamanda meydana gelmesi ve son olarak da başladıktan sonra insanlar tarafından engellenememesidir.
Doğa olaylarının afete dönüşmesinde etkili olan faktörler şunlardır:
1.Ülkemizin jeolojik özellikleri
2.Ülkemizin jeomorfolojik özellikleri
3.Ülkemizin meteorolojik özellikleri
4.Göç alan yerleşmelerin plansız kentleşmesi
5.Tarıma elverişli düzlüklerin yerleşme ve sanayi alanlarına dönüştürülmesi
6.Ekolojik dengenin bozulmasıdır.
2-Sizce yurdumuza en çok zarar veren doğal afetler hangileridir?
Türkiye’deki doğal afetlerin yüzde 61′ini deprem, yüzde 15′ini heyelan, yüzde
14′ünü sel, yüzde 5′ini kaya düşmesi, yüzde 4′ünü yangın, yüzde 1′ini çığ
oluşturuyor.
SAYFA 120/2’DEKİ ETKİNLİK
1.Doğal afetlerden hangisi ya da hangileri yaşadığınız yer veya bölgede meydana
gelmiştir?
Türkiye’de görülen önemli doğal afetler ve nedenleri kısaca aşağıya çıkartılmıştır.Kendi yörenize uyarlayarak kullanabilirsiniz.
Türkiye’de görülen Doğal Afetler eprem, Heyelan, Sel ve Taşkın, Yangın, Çığ
Doğu Anadolu için çığ ,Karadeniz için heyelan ,toprak kayması,Ege ve Akdeniz kıyıları için orman yangınları ön plana çıkar.
2.Yaşadığınız yerin hangi özellikleri bu afetlerin meydana gelmesinde etkili olmuştur?
Aşağıdaki bilgileri kullanarak kendi bölgenizde yaşanan doğal afetlerin sebepleri hakkında yorum yapabilirsiniz.
Doğal Afetlerin Sebepleri:
a)Deprem: Aktif fay hatlarının bulunması. Depremin şiddeti fayın özelliği ve uzunluğuna bağlıdır.
b)Heyelan: Yamaç dengesinin bozulması, yamaçlarda yapılan çalışmalar, bitki örtüsünün tahrip edilmesi.
c)Sel ve Taşkınlar: Akarsu yatak kapasitesi üzerinde yağış olması, alt yapı yetersizliği, arazinin hatalı kullanılması, bitki örtüsünün tahrip edilmesi,
drenaj sisteminin yetersizliği
d)Yangın: Aşırı sıcaklıklar, şiddetli kuraklık, yıldırım düşmesi, şiddetli rüzgârlar. İnsan kaynaklı olarak ( ihmal, dikkatsizlik, kaza, kasıt)
e)Çığ: Bitki örtüsünün olmaması, kuvvetli eğim, çok kar yağışı, arazi eğim dengesinin bozulması, insan faaliyetleri (ulaşım, dağcılık, turizm vs.)
3.Bu afetlerin yakın çevrenize etkileri nasıl olmuştur?
Afetlerin Etkileri:
Afetlerin etkileri iki ana grupta toplanabilir. Maddi hasar, Manevi hasar.
Manevi hasar olarak; İnsan kaybı, Yaralanmalar, Moral bozukluğu, psikolojik sorunlar, sakatlanmalar vs.
Maddi hasar olarak; Evlerin, yolların, havaalanlarının, limanların, fabrikaların, ormanların, Hayvanların, Tarımsal alanların, Toprakların vb kaybedilmesi.
SAYFA 124’DEKİ ETKİNLİK
1-Nüfusumuzun büyük çoğunluğunun birinci derece deprem bölgesi üzerinde yaşamasının nedenleri ve sonuçları hakkında bilgi veriniz.
Deprem-Nüfuslanma-Topraklar arasındaki ilişki;
İnsanlar için en uygun toprakların % 70 i 1 ve 2. derece deprem sahalarında yer almaktadır. Bu nedenle nüfusumuzun % 70 den fazlası deprem tehlikesinin en yüksek olduğu 1. ve 2. deprem kuşakları üzerinde toplanmasına neden olmuştur.
1. ve 2. derece en şiddetli depremlerin meydana geldiği yerler, verimli topraklar, engebesiz düz araziler, zemin yapısı gevşek dolgu alüviyal arazilerdir. Bu tür araziler ise insanların yaş***** en uygun yerlerdir. Örneğin sanayi tesislerimizin % 90 ı bu tür arazilerde kurulmuştur. Dolayısı ile deprem riski çok yüksek olan bu tür arazilerden fazlaca yararlanma zorunluluğu vardır. Yapılacak tek şey depremle yaşamasını öğrenmek, depreme uygun yapılaşmayı sağlamaktır. Çünkü “deprem öldürmez, binalar öldürür”
Bu bilgilerden sonuçla ülkemiz deprem kuşağı üzerinde yer alan bir ülke özelliği gösterir yerleşmelerde biraz daha yamaç bölgeler tercih edilebilir özellikle deprem kuşakları üzerindeki bölgelerde konut yapımlarında ek önlemler alınarak depreme dayanıklı binalar yapılmalıdır.Aksi sonuçlarını 17 ağustos depreminde ülkemiz fazlasıyla yaşamıştır.
SAYFA 125’DEKİ ETKİNLİK
1-Depremin dağılış özellikleri hakkında fikir yürütünüz.
Türkiye deprem haritası incelendiğinde Türkiye’nin büyük bir bölümünde şiddetli depremlerin olduğu görülmektedir.
Özellikle Kuzey Anadolu Fay Kuşağı, Batı Anadolu Fay Kuşağı, Doğu Anadolu Fay Kuşağı ve yakın çevresinde büyük depremler olmuştur.Dağılış özellikleri ülkemizin üzerinde bulunduğu Alp Himalaya Kıvrım dağ kuşağı üzerinde yer alan dağlar boyunca paralellik gösterir.Karadeniz ve Toros dağları ve bu dağların karşılaşma alanı Doğu Anadolu bölgesi.Genç yapıdaki araziler tam olarak oturmamış özellikle olan yerler depreme açık yerlerdir.Ülkemiz oluşumu ağırlıklı olarak 3 ve 4 jeolojik zamanda gerçekleştiği için genç oluşumlu bir yapı ağırlık kazanır.
2-Harita 2 den faydalanarak deprem bölgelerinin yüzey şekilleri ile ilişkilendiriniz.
Fay hatları dağlar ile çöküntü alanlarının kesiştiği yerlerden geçmektedir. Dolayısı ile dağların uzanışı ile fayların uzanışı paralellik göstermektedir. Türkiye’deki Dağlar ile fay hatları genel olarak doğu-batı uzanışlıdır.
Türkiye’nin 1.derece aktif fayları Kuzey Anadolu Dağları, Batı Anadolu Dağları ve Güneydoğu Toros dağlarına paralel uzanmaktadır.
3-Ülkemizin her yerinde aynı büyüklükte ve sıklıkta depremler meydana gelmemesinin nedenlerini söyleyiniz.
Her bölgenin jeolojik yapısı aynı değildir.Bazı bölgeler daha oturmuş bazı bölgeler daha genç yapıdadır.Yine fayların türü ve fayların uzunluğu her yerde farklı şiddette deprem üretmektedir.
SAYFA 129’DEKİ ETKİNLİK
1-Kitabınızdaki haritadan ve atlaslarınızdan ,Türkiye Bitki Örtüsü Haritasından faydalanarak ormanların yoğun ,yangınların az olduğu yerleri tespit ediniz.Sebeplerini yazınız.
Ormanların yoğun, yangınların az olduğu yerler:
Türkiye’nin Kuzey kıyıları: Karadeniz bölgesi, özellikle doğu ve batı Karadeniz bölümleri ile Marmara bölgesinde Yıldız dağlarının kuzey yamaçları.Kuzeydoğu Anadolu; Kars ve Ardahan çevresi
Türkiye’de Orman yangınlarının az olduğu yerlerde yangın azlığının sebepleri:
Buralarda yaz kuraklığının olmaması, sıcaklıkların fazla yükselmemesi, ağaçların ve orman altı otlarının sürekli yeşil yanmaya dirençli olması. Havanın genelikle nemli ve yağışlı olması yangınlara karşı dirençli olmasını sağlamaktadır.
Orman yangınları bakımından hassas olan koruma alanları
2-Kitabınızdaki grafikten hareketle 1937’den 2000 yılına kadar meydana gelen yangın adedi ve yangından etkilenen alan arasında nasıl bir değişim görmektesiniz. Bu değişimin sebeplerini belirtiniz.
Orman Yangınları 1937-200 yılları arası dağılış grafiği
1937-2000 Arası orman yangın sayısı ve yanan alan ilişkisi:
1937-2000 yılları arasındaki orman yangınları sayısı ile yangın alanları arasında istikrarsız bir ilişki vardır. Yani bazı yıllar az yangınlarda daha fazla alan kaplayan orman yanmıştır.Eski dönemlerde günümüzdeki söndürme teknolojisine sahip değildik şu an için yangın sayısı artmış olsa bile mevcut teknoloji sonrası söndürme işlemlerindeki başarı yanan orman alanlarını azaltmıştır.
Günümüze doğru orman yangınları sayısı genel olarak artmakta iken, yanan orman alanı ise azalmaktadır.
Nedeni: Orman yangınlarını önlemeye yönelik tedbirlerin etkili olmasıdır.
Yangınlarla mücadelede teknolojik imkanlar ön plana çıkmış buda yangın söndürmede başarılı sonuçlar ortaya çıkarmıştır, yangın oluşumunu önlemede başarısızlık vardır.
Yangınlara karşı en iyi mücadele yangının oluşumunu önlemektir. Bu nedenle bütün insanlarımız yangıların olmaması için gerekli bilince ve davranışa sahip olmalıdır.
SAYFA 130’DEKİ ETKİNLİK
1-Çığ afetinin yaşandığı şehirlerin dağılışları ve coğrafi özellikleri arasında nasıl bir ilişki vardır?
Çığ felaketi olan yerlerin coğrafi özellikleri:
Çığ felaketi özellikle yer şekillerinin dağlık ve engebeli olduğu, çok eğimli yüzeylerin fazla olduğu yerler ile kar yağışının çok olduğu yüksek yerlerde meydana gelmektedir.
Genel olarak buralarda bitki örtüsü fakirdir.
Bu özellikler; en etkili çığ felaketi olan Tunceli, Bingöl, Bitlis gibi Doğu Anadolu Bölgesinin doğu kesimlerinde etkili olmasına sebep olmaktadır.
2-Çığ felaketinin yerleşim alanlarına büyük zarar vermesinde etkili olan faktörler nelerdir.
Çığ Felaketinin Yerleşmelere zarar vermesinin sebepleri:
1. Yerleşmelerin dik yamaçların eteklerinde kurulması,
2. Eğimli yüzeylerde yol açılması
3. Yamaçlardaki bitki örtüsünün tahrip edilmesi
4. Yerleşmeleri çığ felaketine karşı koruyacak tedbirlerin alınmaması
3-Türkiye Fiziki Haritası’ndan faydalanarak çığ riskinin az ve ya çok olduğu iki şehir seçip bu durumun nedenlerini açıklayınız.
Türkiye’de Çığ felaketinin en az en çok olacağı iki örnek şehir:
En az: İzmir, kar yağışının olmaması, eğimli yüzeylerin azlığı
En Fazla: Hakkari, Eğimli yüzeylerin çok olması, kar yağışının çok olması ve uzun süre yerde kalması.
Burada değişik seçenekler verilebilir.Akdeniz Ege Kıyı illerinde az Doğu Anadolu illerinde genel olarak fazladır.
SAYFA 131’DEKİ ETKİNLİK
Aşağıda verilen kavramları yukarıdaki kavram haritasındaki boşluklara uygun şekilde yerleştiriniz.
Jeolojik, uzunlukları, yağış, yer şekli, yatak, arazi, insan, iklim, bitki,
eğim, kayaç, tabakaların uzanışı
TÜRKİYE’DE EN ÇOK YAŞANAN AFETLER VE NEDENLERİ
1-Depremler
Jeolojik yapı,
Faylar: Fayları Türü, Fayların Uzunluğu
2-Sel ve Taşkınlar
Yağış Miktarı
Bitki Örtüsü
Arazi Kullanımı
Jeomorfolojik özellikler: Yer Şekilleri, Eğim
Drenaj Özellikleri: Yatak özellikleri, Drenaj Sistemi
3- Kütle Hareketleri
Kayaç Türü
Tabakaların Uzanışı
Suya Doygunluk
Arazi Kullanımı: Yanlış yerleşimlerin etkisi, Yol tünel köprü yapımı, Maden ocağı açma
Jeomorfolojik özellikler: Eğim, Yer Şekli
4- Orman Yangınları
Türkiye’nin Matematik Konumu
İnsan Faktörü
Jeomorfolojik özellikler: Engebe, Eğim, Toprak özellikleri
İklim Özellikleri: Sıcaklık, Nem, Basınç, Rüzgarlar
5- Çığ
Bitki örtüsü: Sıklığı, Türü
İklim Özellikleri: Sıcaklık, Yağış
Jeomorfolojik Özellikler: Eğim, Yer Şekli
SAYFA 132’DEKİ ETKİNLİK
Afet Türü TÜRKİYE’NİN COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ
Yüzey Şek. İklim Bitki Ört. Jeolojik Yapı Arazi Kul.
Deprem Fay Hatları: Aktif ve Uzun faylar
Sel
Eğimli arazinin çokluğu Fazla yağış Kar erimeleri Bitki örtüsünün tahribi Akarsu yataklarının su akışını engelleyecek şekilde kullanımı
Taşkın Eğimli arazi Faz yağış, Kar erimeleri Bitki örtüsünün tahribi Akarsu yataklarının su akışını engelleyecek şekilde kullanımı
Kütle Hareketleri Eğimli arazi Bol yağış Bitki örtüsünün tahribi Geçirgen arazi yapısı Yamaç kazıları
Çığ Dağlık ve engebeli arazi Kar yağışının yoğun olduğu yerler Orman ve bitki örtüsünden yoksun yerler Titreşim yaratan faaliyetler
Orman Yangınları Dağlık ve engebeli arazi Çok yüksek sıcak ve Kuraklık, Şiddetli Rüzgarlar, Yıldırım düşmesi Yanmaya uygun kuru bitkiler Piknik, enerji nakil hatları, anız yakımı, tarla açma
SAYFA 134’DEKİ ETKİNLİK
TÜRKİYE’DE COĞRAFİ ÖZELLİKLERE GÖRE BÖLGE ÖRNEKLERİ
FİZİKİ COĞRAFYA ÖZELLİKLERİNE GÖRE BÖLGELER
A-Yeryüzü şekillerine göre bölgeler:
a)Dağlık bölgeler
1-Karadeniz dağlık bölgesi
2-Toros dağları bölgesi
3-Batı Anadolu dağları bölgesi
4-Doğu Anadolu dağları bölgesi
5-Güneydoğu Anadolu dağları bölgesi
b)Düzlük (ovalık) bölgeler
1-Adana (Çukurova) bölgesi
2-Büyük Menderes Ovası bölgesi
3-Bursa ovası bölgesi
4-Harran ovası bölgesi
5-Bafra ovası bölgesi
B-İklim tipine göre bölgeler
1-Karadeniz iklim bölgesi
2-Akdeniz iklim bölgesi
3-Karasal iklim bölgesi
C-Bitki örtüsüne göre bölgeler
1-Orman bitki örtüsü bölgesi
2-Maki bitki örtüsü bölgesi
3-Bozkır bitki örtüsü bölgesi
4-Çayır bitki örtüsü bölgesi
SAYFA 135’DEKİ ETKİNLİK
BEŞERİ COĞRAFYA ÖZELLİKLERİNE GÖRE BölGELER
A-Nüfus yoğunluğuna göre bölgeler
a)Yoğun Nüfuslu Bölgeler:
1-İstanbul-İzmit çevresi
2-İzmir çevresi
3-Ankara çevresi
4-Adana-Hatay çevresi
5-Zonguldak çevresi
b)Seyrek Nüfuslu Bölgeler:
1-Hakkari ve çevresi
2-Tunceli ve çevresi
3-Tuz gölü çevresi
4-Menteşe yöresi çevresi
5-Gümüşhane çevresi
6-Taşeli platosu çevresi
B-Yerleşim özelliklerine göre bölgeler
a)Kentsel Bölgeler:
1-İzmir ve çevresi
2-Antalya ve çevresi
3-İstanbul ve çevresi
4-Ankara ve çevresi
5-Bursa ve çevresi
b)Kırsal Bölgeler:
1-Giresun ve çevresi
2-Rize ve çevresi
3-Hakkari ve çevresi
4-Nevşehir ve çevresi
5-Kars ve çevresi
SAYFA 136’DEKİ ETKİNLİK
C-Ekonomik özelliklerine göre bölgeler
a)Tarım Bölgesi:
1-Konya-Aksaray ve çevresi
2-Şanlıurfa ve çevresi
3-Edirne ve çevresi
4-Tokat ve çevresi
5-Isparta ve çevresi
b)Sanayi Bölgesi:
1-İstanbul-İzmit ve çevresi
2-İzmir çevresi
3-Adana-Mersin-İskenderun çevresi
4-Ankara-Eskişehir çevresi
5-Kayseri çevresi
c)Maden Bölgesi:
1-Zonguldak ve çevresi
2-Batman ve çevresi
3-Seydişehir ve çevresi
4-Divriği ve çevresi
5-Murgul ve çevresi
d)Serbest Ticaret Bölgesi:
1-Mersin Limanı
2-İstanbul Ticaret bölgesi
3-Antalya Serbest Ticaret Bölgesi
4-İzmir Serbest Ticaret Bölgesi
5-Kayseri Serbest Ticaret Bölgesi
e)Turizm Bölgesi:
1-Antalya ve çevresi
2-Muğla ve çevresi
3-Nevşehir ve çevresi
4-İzmir ve çevresi
5-İstanbul ve çevresi
D-Karma Bölgeler
a)Tarım-Sanayi-Turizm Bölgesi:
1-Adana-Mersin çevresi
2-Aydın-İzmir-Manisa
3-Bursa-Balıkesir
4-Kayseri-Nevşehir
5-Antalya
b) Maden-Sanayi bölgesi
1-Zonguldak-Karabük çevresi
2-Divriği çevresi
3-Seydişehir çevresi
4-Murgul çevresi
5-Batman çevresi
c)Ticaret-Turizm ve Tarım bölgesi
1-İzmir-Manisa çevresi
2-Aydın-Denizli çevresi
3-Mersin-Adana çevresi
4-Antalya çevresi
5- Kayseri-Nevşehir çevresi
SAYFA 142’DAKİ ETKİNLİK
1-Türk Kültürünün Yaşandığı Bağımsız Türk Devletleri ve haritası:
Türkiye Cumhuriyeti
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Azerbaycan
Türkmenistan
Özbekistan
Kazakistan
Kırgızistan
Tacikistan
2-Türklerin yaşadığı bölgelerde iklim şartları ve yer şekillerinin Türk Kültürü üzerindeki Etkileri:
İKLİM
Türk kültürünün ocağı Orta Asya’nın iklim şartları, Türk Kültürüne şekil veren en önemli etkendir. Orta Asya’nın yarı kurak iklim şartları ve iklime bağlı bozkır bitki örtüsü, Türklerde ana geçim kaynağının küçükbaş hayvancılık olmasını zorunlu kılmıştır.Göçebe ve yarı göçebe yaşam tarzına bağlı olarak Türk Kültürü doğmuş ve bütün Dünya’ya yayılmıştır.
İklimin etkilerine ait birkaç örnek;
Sıcak yerlerde ince giyisiler, soğuk yerlerde kalıngiyisiler kullanılır.Yetişen ürünleri ve yemekleri belirler.Sıcak bölgelerdeki erkeklerin başını örtü ile örtmesiTürklerde düğünlerin iklim nedeniyle sonbaharda yapılması.Orta Asya kültüründe zeytinyağı ve pirinç olmaması
SU ÖZELLİKLERİ
Bölgede mevcut olan su şartları bu bir akarsu göl olabilir o bölgede yaşayan insanların geçim kaynakları yaşam tarzları üzerinde etkili olabilir tarımsal faaliyetleri destekleyebilir su kaynakları deniz olarak düşünülürse bölge halkının kültüründe deniz ürünleri ön plana çıkabilir yine denize kıyısı olan ülke insanlarının kişilik özelliklerinde farklı özellikler ön plana çıkabilir.
TOPRAK VE ARAZİ YAPISI
Yerleşmenin toplu veya dağınık olmasını arazi belirler.Bölgedeki toprak , taş ve madenler el sanatı ve takıları etkiler(çini,gümüş,oltu).Düzlü klerde hayvancılığın gelişmesine bağlı olarak dokuma ve kilim üretiminin yaygın olması.Dağların uzanışı nedeniyle İç Anadolu ile kıyılardaki kültürlerin birbirlerinden etkilenmemeleri.Yine bölge ekonomisi için arazinin engebeli olduğu yerler ile düzlük alanlar arasında farklılıklar görülebilir.
3-Türklerin Yaşadıkları bölge bir ada olsaydı Kültürel Özellikleri nasıl olurdu?
v Türk Kültürü şimdiki kadar Dünyanın geniş bir alanına yayılamazdı.
v Etkileşim alanı daha dar olurdu.
v Türk Kültür zenginliği şimdiki kadar geniş içerikli olmazdı.
v Türk kültürünü oluşturan örf adetler,ekonomik faaliyetler,yaşamtarzları ve diğer özelliklerinde değişiklikler ve daralma
v görülürdü.
v Türk kültürünü oluşturan yaşam tarzları ve ekonomik
v özelliklerinde deniz özellikleri ön plana çıkardı.
SAYFA 143’DAKİ ETKİNLİK
1-Kitabınızdaki resimler Türk Kültürü ile ilgili hangi düşünceleri çağrıştırmaktadır.a)Aile bağlarının güçlü olması geniş yapılı aile birlikteliği ve yerleşik hayata geçişe uygunluk mimariye verilen önem.
b)Başka kültürler ile etkileşim,dostluk sohbet samimiyet,Türklerin dostluğa verdiği önem.
c)Yaşam tarzımız ekonomik faaliyetlerimiz bozkır kültürünün ekonomik faaliyetlere etkisi üzerine kültürümüzle ilgili bilgiler verir.
d)Türk kültürünün sanatsal zenginliği,güzelliğe bakış açısı ,sanatla ilişkisi üzerine bize bilgiler verir.
e)Lale bizim kültürümüzde kültürel zenginliği,çeşitliliği,estetiğ i temsil eder.Bir çok alanda kültürümüzün içinde yer alır.Bazen yaşam sevincimiz,bazen tarihi bir dönem,bazen kızlarımızın çeyizlerinde bir motif ,bazende edebiyatta bir şiirdir.
f)Orta Asya bozkır kültürünün en temel simgesidir at.Orta Asya yaşam kültürü içerisinde atın ayrı bir önemi ve kalıcılığı vardır.Bozkır kültürünün olmazsa olmazlarındandır.
2-Bu simgelerin Tür Kültürünü en güzel şekilde temsil etmesinin sebepleri;
Yaşam alanı ve geçim kaynakları ile yaşam biçimleri hakkında en net bilgiler içerdiği için
SAYFA 144’DAKİ ETKİNLİK
ORTA ASYA’DAN GÖÇ
Soru1-Türkler Orta Asya'dan hangi nedenlere bağlı göç etmişlerdir?
Topraklarının tarıma elverişsiz olması,
Hayvanlar için otlakların yetersiz olması,
İklim koşullarının değişmesi nedeniyle kuraklık ve şiddetli kış yaşanması,
Türk boyları ve yabancı kavimlerle yapılan mücadelelerdir.
Soru2-Türkler Orta Asya'da kalsalardı Türk Kültürü bu kadar geniş alanlara yayılır mıydı.
Türk Kültürü çok zengin bir yapıya sahiptir.Bu zenginlik köklerini coğrafyadan ve tarihin derinliklerinden alır.Türkler Sibirya'dan Balkanlara Yemen'den Hindistan'a ,Çin'e kadar çok geniş bir coğrafyaya yayılmış bu coğrafyada devletler kurmuş bir çok uygarlığı etkilemiş ve etkilenerek türk kültürünü oluşturmuştur.
Sadece Orta Asya'da kalınmış olsa idi bu kadar yoğun bir etki alanı olmayacak ve
etkilenmeyecekti.
Soru3-Türkler Orta Asya'da kalsalardı bugün ki Türk kültürünün özellikleri nasıl olurdu.
Türkler Orta Asya'da kalmış olsaydı bu kadar geniş bir potansiyel zenginliğe sahip olamazdı.Çünkü sadece bulunduğu bölgedeki coğrafya şartlarından etkilenecek kültür öğelerini Orta Asya bölgesindeki yaşam koşulları belirleyecek ve çok fazla diğer kültürlerden etkilenemeyecek daha dar kapsamlı bir kültürel yapısı olacaktı.Orta
Asya'da tarım koşulları elverişsiz olduğu için tarım daha geri planda yapılabildiği kadar küçük baş hayvancılığa dayalı bir kültür oluşacaktı.Deniz etkisinden kapalı kalacak giyim tarzlarından ,ekonomik faaliyetlerinde daha kısıtlı bir kültürel yapıya sahip olacaklardı.
SAYFA 145’DAKİ ETKİNLİK
Soru-1 İpek yolu güzergahıyla bağlantılı olarak Türk kültürü nasıl etkilenmiştir.
İpek yolu da Türkler açısından önemli bir yer tutmaktadır.Türklerin temel geçim kaynaklarının hayvancılık ve kısıtlı imkanlarla tarım olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca dokumacılık ve madencilikte önemli bir yer tutmaktadır.Daha çok Türk kültüründe bu faktörler etkili olacaktı.Ancak İpek yolunun denetimi elde tutulduğu sürece ticaret de
Türkler için önemli bir geçim kaynağı olmuştur.Yine ticari faaliyetler sırasında diğer topluluklarla kültür alışverişi içerisinde bulunulmuş buda günümüz Türk kültürünün ortaya çıkmasında zenginleşmesinde etkilidir.
Türklerin yarı göçebe yerleşim tarzından yerleşik hayata geçişleri ve yaşam tarzlarının da bu doğrultuda belirlenmesinde ipek yolu etkili bir
faktördür.
Soru-2 İpek yolu daha kuzeyden ve güneyden geçse Türk kültürüne etkisi nasıl olurdu?
İpek Yolu güzergahı daha kuzeyden ve güneyden geçmiş olsaydı Türkler ipek yolunun ortaya çıkardığı zenginliklerden faydalanamayacak doğu batı kültürü arasında ortaya çıkan kültürel etkileşimin içerisinde olamayacak göçebe hayata bağlı hayvancılık
faaliyetleri etkisini koruyacaktı. Bu etkileşimlerden uzak olan Türk Kültürü daha sığ ve dışa kapalı bir özellik kazanacaktı.
Soru-3 İpek yolu hangi Türk cumhuriyetlerinden geçmektedir.
İpek yolu Çinden sonra DoğuTürkistan,Kırgızistan,Taci kistan, Özbekistan,Türkmenistan,
Kazakistan üzerinden Anadolu'ya ulaşmaktadır.
SAYFA 146’DAKİ ETKİNLİK
1.Yukarıda fotoğraflarda görülen Türklerin yaptığı mimari eserler, hangi ülkelerde bulunmaktadır? Bu ülkelerin birbirleriyle coğrafi sınırları olup olmadığını tespit ediniz.
Tac Mahal: Hindistan
Şirdar Medresesi:Özbekistan
Mostar Köprüsü:Bosna Hersek
Kavalalı Mehmet Ali Paşa Camii:Mısır
Selimiye Camii:Türkiye
SAYFA 147’DEKİ ETKİNLİK
Türk Kültürünü Etkileyen Faktörler
Komşu medeniyetler
Bulunduğu coğrafi konum
Yoğun olarak yapılan ekonomik faaliyetler (Tarım ve Hayvancılık)
Türklerin kendilerine has karakter özellikleri
İklim ve Bitki Örtüsü
Yeryüzü şekilleri
Bağımsız yaşama düşüncesi
SAYFA 148/1’DEKİ ETKİNLİK
Konu ile ilgili ön bilgi:
TİCARET: İki taraf arasında bir değişim aracı(örneğin para) vasıtasıyla yapılan mal ve hizmet alış verişidir. Ticaretin insanlık tarihindeki ilk şekli takastır. Takas yöntemi ile mal ve hizmetler birbiri karşılığında değiş tokuş edilir. Günümüzde ise artık değişim aracı olarak para kullanılmaktadır.
Ticaret faaliyetlerinin en önemli üç elemanıdır.
Ham madde :Sanayileşme için temel koşullardan biridir. Makinelerde mamul maddeye dönüşebilen işlenmemiş maddelerdir. Bu maddeler bitkisel ( pamuk , buğday .....vb) , hayvansal ( süt , et , yün.....vb ) ve madensel ( demir , bakır , krom .....vb ) kökenli olabilir.
Pazar: Üretilen ürünlerin tüketilebileceği nüfus potansiyeline sahip olan yer.Pazar ticarette çok önemlidir . Ticaret faaliyetlerinin yoğunluk kazandığı noktalar aynı zamanda önemli nüfus potansiyeline sahip alanlardır.
Üretim: İmalat, bir ham maddeyi işleyerek bir sanayi ürünü, bir mal üretme işlemlerinin bütününe denir. Üretim faaliyetlerinin yoğun olduğu alanlar aynı zamanda yoğun nüfuslu alanlardır.
SAYFA 148/2’DEKİ ETKİNLİK
ORMAN ÜRÜNLERİ KONGO
DOĞALGAZ RUSYA-İRAN
PETROL SUUDİ ARABİSTAN-VENEZUELLA
TAŞKÖMÜRÜ RUSYA, ÇİN
PAMUK ÇİN, ÖZBEKİSTAN
YÜN AVUSTURALYA
ALTIN-GÜMÜŞ GÜNEY AFRİKA
BUĞDAY ÇİN , RUSYA
PİRİNÇ ÇİN
Bu rakamlar yıllara göre farklılık gösterebilir. Ancak yayınladığımız ülkeler son dönemde bu ürünlerde ilk sıralarda yer alan ülkelerdir.
SAYFA 149’DEKİ ETKİNLİK
Kitabınızda verilen haritada dünyada önemli hammadde ,üretim,ve pazar alanları verilmektedir.
SORU-1-Kitabınızdaki haritada dünyadaki önemli ham madde, üretim ve Pazar alanları görülmektedir.Bu alanlar arasında ticaretin nasıl gerçekleştiğini,ne tür ham madde ve işlenmiş ürünlerin alınıp satıldığını araştırınız.
Bu alanlar arasında ticaret faaliyetleri daha çok işlenmemiş hammadde alımı ve işlenmiş sanayi ürünü satışı şeklinde gerçekleşir.Özellikle sanayi faaliyetleri gelişmiş, nüfus potansiyeli yüksek,sermaye birikimi olan teknolojik gelişimini tamamlamış bölgeler daha çok dışardan işlenmemiş tarımsal ve madensel hammadde alarak diğer bölgelere işlenmiş sanayi ürünleri ve teknolojik ürünler satar.
SORU-2-Bu alan ve bölgelerin bazılarının aynı zamanda büyük Pazar alanı olmalarının nedenlerini belirtiniz.
Bu alanların özellikle Amerika,Avrupa ve Uzakdoğu Asya bölgelerinin önemli pazar olmasında nüfusunun özellikle tüketici potansiyeli yüksek nüfusun fazla olması ,bölgede sermaye birikiminin yüksek olması ve teknolojik gelişmeler ile sanayi faaliyetlerinin yoğunluk kazanmasına bağlı olarak önemli bir ticaret merkezi olarak ortaya çıkmaları etkili olmuştur.
SORU-3-Kendinizi uluslar arası ticaret yapan bir şirket sahibi olarak düşünüp harita ile kitabınızdaki tabloyu eşleştirerek kendi ticaret ağınızı oluşturunuz.
Kişisel cevap vermeniz gereken bir soru…Aşağıdaki açıklamadan faydalanabilirsiniz.
Genel mantık olarak ticaret ağı Amerika-Avrupa -Uzakdoğu Asya arasında önemli bir pazar bölgesi olarak yine daha geri kalmış platformdaki Güney Amerika -Afrika bölümlerinden ham madde ticareti şeklinde gerçekleştirilebilir.
SAYFA 152/1’DEKİ ETKİNLİK
Ülke Bölge Adı Hammadde alanı Üretim alanı Pazar alanı
Kuzey Amerika X X X
Japonya X X
Avrupa X X X
Çin X X X
Güneydoğu Asya X X X
Kuzey Afrika X
Orda Doğu X X
Nijerya X
İngiltere X
Brezilya X
SAYFA 150/2’DEKİ ETKİNLİK
1-Ürettiğinden fazla, ürettiğinden az, ürettiği kadar tüketen ülke yada bölgeleri tespit ediniz.
Ürettiğinden fazla:Amerika,Uzakdoğu,Avrupa
Ürettiğinden az: Orta Doğu,Bağımsız Devletler Topluluğu ,Latin
Amerika,Afrika
Ürettiği kadar: AVUSTRALYA dır.
2-Farklılık olan bölge yada ülkelerde farklılığın nedenlerini tartışınız.
Bu farklılığın ortaya çıkmasında özellikle ürettiğinden çok tüketimin olduğu bölgelerde petrole dayalı sanayinin gelişmiş olması, gelişmişlik ve yoğun nüfus özelliklerine bağlı olarak tüketimin artması etkilidir.Bölgeler arası teknolojik şartlarda da üretim miktarında farklılıklara yol açabilir.Kaynak olmasına rağmen yeterli donanıma sahip değilse bu üretim miktarını düşürür.En belirleyici etken petrole dayalı sanayi faaliyetleri ve nüfus özellikleri denilebilir.
SAYFA 152/3’DEKİ ETKİNLİK
Sanayi üretim alanlarının oluşmasında etkili olan faktörler için:
Sermaye,iklim,ulaşım,teknoloji k olanaklar,pazar,konum özellikleri,hammadde özellikleri(japonya hariç) söylenilebilir.
Tarım üretim alanlarının oluşmasında etkili olan faktörler:
İklim şartları, verimli topraklar,su kaynakları,tarımsal sanayiye yönelik hammadde
zenginliği,gıda tüketiminin nüfusa bağlı olarak fazla ,bölgelerin pazar bölgelerine göre konumu etkili olmuştur denilebilir.
SAYFA 155’DEKİ ETKİNLİK
Ülke Gelen turist sayısı Dünyadaki payı (%) Turizm Geliri Dünyadaki Payı
Fransa 76 9,4 42,3 6,2
İspanya 55,6 6,9 47,9 7
ABD 49,4 6,1 81,7 12
Çin 46,8 5,8 29,3 4,3
İtalya 36,5 4,5 35,4 5,2
İngiltere 30 3,7 30,4 4,4
Almanya 21,5 2,7 29,2 4,3
Türkiye 20,3 2,5 18,2 2,7
Avusturya 20 2,5 15,5 2,3
1-Akdeniz kıyısındaki ülkelerin dünya turizmindeki yerini yorumlayınız.
Akdeniz kıyısındaki ülkelere bakıldığında dünya turizminde ön planda yer almaktadır.Uygun iklim şartlarına sahip bir bölge olması deniz turizmini cazip kılıcı bir etkide bulunur.Bulunduğu konum itibariyle önemli bir merkez noktası oluşturur.Geçmişten beri Akdeniz çevresinde kurulan uygarlıklar kültürel turizmi olumlu etkiler.Buradaki turizm faaliyetleri biraz mevsimsel özellik göstermektedir.Yaz aylarında ağırlık kazanır.
2-Tabloda belirtilen ülkelerde,gelen turist sayısı ile ülkelerin turizm gelirleri arasındaki ilişkiyi yorumlayınız.
Gelen turist sayıları her zaman için yüksek turizm gelirini ifade etmeyebilir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta turizm faaliyetlerinin yıl boyunca yayılabilmesi ve iyi bir tesisleşme,daha fazla gelir getiren turizm kollarının ön plana çıkmasıdır.Çok turist ucuz fiyat kalitesi düşük tesisler den ziyade yüksek kalite belirli bir fiyat standardı ve gelir getiren turizm kollarının ön plana çıkartılması elde edilen kazancı arttırır.Örnek golf turizmi,yat turizmi,safari turları,
3-Hangi ülkede kişi başına bırakılan döviz daha fazladır.
Rakamlar incelendiğinde gelen turist sayısına oranla elde edilen gelir olarak ABD ön plana çıkmaktadır.ABD de turizm faaliyetlerin yıl boyunca yapılması ve kalite standartlarının yüksek olması gelir getiren turizm kollarının tercih edilmesi sebepler, arasında gösterebilir.
SAYFA 168’DEKİ ETKİNLİK
1-Japonya’da yıkıcı depremlerin fazla olmasının nedenleri nelerdir.
Yerküre üzerinde oluşan depremlerin büyüklüğü ve neden oldukları zararlar göz önüne alındığında iki ana deprem kuşağı en çok ilgi çeken bölgelerdir. Bunlardan biri Büyük Okyanusu çevreleyen ve özellikle Japonya üzerinde etkili olan Pasifik Deprem Kuşağı (Yeryüzündeki depremlerin yaklaşık %81'i bu kuşakta meydana gelir.),
diğeri ise Cebelitarık’tan Endonezya adalarına uzanan ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz-Himalaya deprem kuşağıdır (%17'si de bu kuşakta oluşur).Genel olarak depremlerin, kabuğu oluşturan levhaların sınırlarında oluştuğu söylenebilir.
Buradan anlaşılacağı gibi Japonya’nın üzerinde bulunduğu adalar aynı zamanda volkanik faaliyetlerin aktif olarak devam ettiği sismik hareketlerin aktif olarak devam ettiği pasifik deprem kuşağı üzerinde yer alan levhaların karşılaşma alanıdır.
SAYFA 170’DEKİ ETKİNLİK
1-Japonya'nın nüfusu neden kıyılarda toplanmıştır.
Japonya yüzölçümü küçük ve iç kesimleri engebeli olan bir ülke olduğu için , ada devleti olduğu için dışarıdan ciddi derecede hammadde aldığı için önemli liman şehirler kıyılarda kurulmuştur...
SAYFA 176’DEKİ ETKİNLİK
TANIM-1
Sanayi Devrimi, Avrupa’da 18. ve 19. yüzyıllarda yeni buluşların üretime uygulanması ve buhar gücüyle çalışan makinaların makinalaşmış endüstriyi doğurması, bu gelişmelerin de
Avrupa’daki sermaye birikimini arttırmasına denir.Üretimde insan ve hayvan gücü yerine buhar gücü ile çalışan makineler kullanılmış ,üretimin şekli ve miktarı değişmiştir. Ev ve atölye tipi üretimden ,büyük fabrikalarda ve büyük miktarlarda üretime geçilmiştir.
TANIM -2
18. yüzyılın ikinci yarısıyla 19. yüzyılın ilk yılları arasında bir seri buluşun, enerji, tekstil, demir, çelik ve ulaştırma üretimlerini etkilemek yoluyla İngiltere'nin üretim karakterinde meydana getirdiği yapısal değişmedir.
Neden pek çok teknik icat İngiltere patentlidir.
Bilime ve eğitime verilen önem,İngiltere’deki özgür ortam,Sanayi devriminin İngiltere’de ortaya çıkması nedeniyle,bu konudaki bilgi birikiminin İngiltere’nin elinde olması gibi sebepler gösterilebilir.
SAYFA 178’DEKİ ETKİNLİK
1.1769′da Arkwright (Arkvrayt) tarafından icat edilen su gücü ile işleyen pamuklu dokuma makinesi
2.Buhar gücünün makineleri çalıştırmak için kullanılması.
3.Sanayileşmenin gerektirdiği icatlar ve teknik buluşların gerçekleşmesi.
4.Ulaşımın gelişmesi.
5.Bilime verilen önem ve bunu destekleyen özgürlükçü ortam.
6.Sömürgecilik.
7.Finans sektörünün gelişmiş olması
8-Buhar kömür ve demirin ortak kullanmı
Sizce sanayinin bu gün ulaştığı boyutlar hangi geliştirici faktörlere dayanmaktadır.
1.Bilim ve teknolojiye verilen önem
2.İletişim ve bilgi paylaşımının kolaylaşması
3.Hammadde ve Pazar alanlarına ulaşımın kolaylaşması,
4.Ticaretin gelişmesi
İngiltere sahip olduğu deniz güzü sayesinde coğrafi keşifler sonrasında doğal kaynakları olan bir çok ülkeyi sömürgeleştirmiştir.Bu ülkelerin doğal kaynaklarını önce yelkenli gemilerle sonrasında buharlı gemilerle kendi ülkesine taşımıştır.Bir ada devleti olan İngiltere Avrupa ana karasına oranla daha elverişli bir coğrafi konuma sahiptir.XIX. yüzyıl başlarında ana karada başlamış olan Derebeylik mücadelesi,mezhep farkı huzursuzlukları,savaşlar gibi siyasi rahatsızlıklardan hiç etkilenmemiş ve siyasi istikrarını erken sağlamıştır.
İngiltere'nin Avrupa karasına oranla daha özgür bir ortama sahip olması birçok bilim,sanat ve fikir adamının bu ülkeye yerleşmesinde ve mesleğini örgürce gerçekleştirmesinde etkili olmuştur.
SORUNUN MADDELEŞTİRİLMİŞ CEVABI:
1.Önemli bir deniz gücüne sahip olması
2.Sömürgecilik yapmaları
3.Coğrafi konumunun uygun olması
4.Bilim ve sanata verilen önem
5.Devlet düzeninin getirdiği özgür ortam
6.Finans sektörünün gelişmiş olması
7.Parlamento, kapitalizm ilkeleri doğrultusunda iç piyasada özgür rekabeti
önleyici bütün engelleri kaldırmış olması
8.Kömür ve demir yönünden zengin yeraltı kaynaklarına sahip olması.
9.Sanayileşmenin gerektirdiği icatlar ve teknik buluşların bu ülkede
gerçekleşmesi.
SAYFA 186’DEKİ ETKİNLİK
1-Hollanda ve Hindistan’da yapılan tarım faaliyetlerini karşılaştırınız ve çıkarımlarda bulununuz.
Hollanda’da gelişmiş tarım(İntansif)Hindistan’da ise gerikalmış tarım (Ekstansif)tarım özellikleri görülür.
Hollanda birim alandan mümkün olduğunca yüksek verim elde eden modern tarım metotlarını kullanan tarımda çalışan kişi sayısının az olduğu ancak tarımsal gelirin ekonomiye katkısının fazla olduğu bir yapı gösterir.
Hindistan’da ise birim alandan düşük verim elde edilen ilkel metotların kullanıldığı tarımsal verimin iklimden etkilendiği tarımda çalışan kişi sayısının fazla olduğu ve tarımsal üretimin ekonomiye katkısının az olduğu bir yapı gösterir.
Modern tarım metotları ülke ihtiyaçlarını karşılamanın yanında yüksek verim özelliği ile ülke ekonomisine de ciddi katkı sağlar.Özellikle uygun tarım koşullarının olmadı gerek iklim gerekse tarım arazisi yeterliliğinin olmadığı gelişmiş ülkeler teknolojik imkanlarını da kullanarak modern tarım metotlarını uygular .Geri kalmış tarım özelliklerinde ana hedef ülke ihtiyaçlarını sağlamaktır.Uygun iklim ve yer şekilleri koşulları olmasına rağmen gelişmişliğini sağlayamayan yoğun nüfuslu ülkeler bu metotu uygular tarımda çalışan kişi sayısı fazladır.
2-Tarımın ülke ekonomilerine etkisini karşılaştırınız.
Hollanda’da tarımın ülke ekonomisine katkısı yüksektir.Geniş arazi yapısına sahip olmamasına rağmen modern tarım sonrası elde ettiği yüksek verim bu ürünlerin dış ülkelere satılması ülke ekonomisine ciddi katkı sağlar.Hollanda tarımı öylesine bir etkinlik olarak değil ekonomik kazanç sağlayacağı bir konuma dönüştürmüştür.
Hindistan da ise tarımdan elde edilen gelirin ülke ekonomisine katkısı düşüktür.Daha çok ülke nüfusunun ihtiyaçlarını karşılandığı bir sektör olarak ön plan çıkar.Modern metotları uygulayamaması elindeki mevcut tarımsal potansiyeli iyi değerlendirememesine sebep olmaktadır.
SAYFA 194’DEKİ ETKİNLİK
Aşağıdaki tabloda keşifler ve icatlar verilmiştir. Örnekteki gibi bu keşif ve icatların önemini arttırdığı doğal kaynağı yazınız.
Keşif ve icatlar Önemi artan
Bitkiler kültür altına alınması ile Tarım toprağı
Buhar makinesinin icadı ile Kömür ve demirin
Dinamonun icadı ile Akarsuların
Neolitikte hayvanların evcilleştirilmesi Meraların ,toprağın
Gemi yapımının yaygınlaşması Okyanus,deniz,ormanlar
Gezip görme isteği ile Denizler,göller,plajlar,mağara lar,dağlar,doğal güzelliklerin denilebilir…
SAYFA 195’DEKİ ETKİNLİK
1.Doğal kaynakların farklı amaçlarla kullanılmasının nedenleri söyleyiniz:
Ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin teknolojik imkanlarının farklı olması,Ülkelerin o doğal kaynağa ihtiyaç oranlarının farklı olması ,ülkelerin sosyal ve kültürel yapıları,ülkelerin gelenek ve görenekleri ile alışkanlıkları bu kaynakların kullanımında farklılıklar oluşturur.
2.Doğal kaynakların önemi her ülke için aynı mıdır?
Her ülke için aynı değildir .İhtiyaç duyulma derecesine göre farklılıklar gösterebilir.
SAYFA 201’DEKİ ETKİNLİK
1.Kobe örneğinden hareketle kıyı alanlarının doldurularak kullanılmasının fayda ve zararlarını çevresel bakış açısı ile sınıfta tartışınız.
Ciddi derecede arazi kazanımı söz konusudur. Bu araziler yerleşme,ulaşım ve ekonomik faaliyetler için kullanılır.
Kıyı ekosisteminin olumsuz etkilenmesine yol açar.Çevre de ve özellikle deniz yaş***** geri dönülemeyecek zararlar verir.Zengin balık alanları ya da ekolojik bakımdan değerli bataklıklar ortadan kalkar.
2.Kobe'nin şehirsel gelişimi ile kıyı alanlarının kullanımı arasındaki ilişkiyi kitabınızdaki resimlerden faydalanarak tartışınız. ....
Nüfusun büyük bir kısmı güneyde Kobe Körfezi ile kuzeyde Rokko Dağları arasında yaklaşık 2-4 km genişliğinde ve 30 km uzunluğundaki dar bir kıyı şeridi üzerinde yaşamaktadır. Bu durum, denizden arazi kazanmayla ilgili olan "Dağdan Denize"projesinin uygulanmasını zorunlu kılmıştır .1980 yılında ise kıyıdan biraz açıkta bir ada oluşturmak amacıyla daha büyük bir proje uygulanmaya başlandı. Şehrin gerisinde yer alan Rokko Dağlarından çıkarılan taş ve toprak kıyıya taşınarak gemiye yüklenmiş ve yaratılması düşünülen arazi, deniz seviyesinde belirinceye kadar Kobe Körfezi'nin sularına boşaltılmıştır. Günümüzde bu adaya ek olarak Rokko Adası ve Kobe Körfezi'nin güneyinde uluslararası uçuşlar için yeni bir havalimanı inşa edilmiştir. Yeni oluşan sahalarda 20 bin kişiyi barındırabilecek dükkân, park, okul vb. olanaklara sahip yüksek binalar yer almaktadır. Projenin bir diğer etkisi de Rokko Dağlarında taş ve toprak çıkarımı sonucu düzleştirilmiş alanlarda "Suma Yeni Şehri" adıyla çok büyük yeni bir şehirsel mekân oluşturulmasıdır.
Sonuç olarak kıyı alanlarının kullanım özellikleri şehirsel gelişimin yönünü tayın etmektedir.şehirsel gelişim deniz içlerine doğru yapılanmaktadır.
SAYFA 202’DEKİ ETKİNLİK
SORU-1- Kobe örneğine benzer uygulamaları ulusal ve uluslararası perspektifte araştırınız. Benzerlik ve farklılıklarını tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
Kobe örneğine benzer benzer çalışma yapan ülkelerden biride HOLLANDA dır.Kobe de arazinin aşırı engebeli olması sonucu denizden toprak kazanılmaya çalışılır.Hollanda’da ise ülke yüzölçümü küçük olduğu için denizden toprak kazanılır bu tür topraklara Polder denilir.
SORU-2- Yakın çevrenizde kıyısı doldurulmuş deniz, akarsu ya da göl alanlarının olup olmadığını araştırarak bu alanların inceleme ve değerlendirmelerini yapınız.
Kıyılarımızda bu tür çalışmalara Karadeniz Bölgesinde yol yapım çalışmalarında görülebilir ülkemizde çok yaygın değildir.
SORU-3- Kıyı alanlarında yapılan kazı ve dolgu çalışmalarını, ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ile ilişkilendirerek çıkarımlarda bulununuz.
Bu tür planlamalar ciddi planlama ,ekonomik güç ve teknolojik alt yapı ister geri kalmış ülkelerin teknolojik ve ekonomik yapıları bu tür çalışmaları destekleyecek güce sahip değildir.Gelişmiş ülkeler özellikle yüzölçümü bakımından küçük yada arazi engebeli yapıda ise düz arazi miktarı düşükse maddi yapıları iyi olduğu için bu tür çalışmalara girebilmektedirler.